title
stringlengths
0
87
content
listlengths
1
15
kullanıcı: daphne aria
[ "grandmaster of intellectual martial arts" ]
anne ve babanın aşk hikayesi
[ "başlığın başa kalması üzerine tanım: dinlemesi inanılmaz keyifli olan hikaye siyah beyaz film gibi biraz", "kimisi ulaşılmaz aşklar kadar yorucudur.delikanlı üniversite için geldiği büyük şehirde bir ev tutar. bir aile apartımanıdır bu, sultanahmet'te. ailenin büyük oğlu ile de dost olur. yaz gelir, memleketten kızkardeşi gelir. o da üniversite hayalleri ile donatılmış biridir. bekar evini toparlar eder, arada da da abisiyle kolkola gezmelere gider. okulları gezer, atmosferi solur, sonunda bir okula kaydolur ve abinin yanına yerleşir. abi ile apartımanın büyük oğlu zamparalıktadır, çapkınlıkta, bizim kız ise defterinde kitabındadır. büyük oğlanla hiç karşılaşmazlar...ve fakat, büyük hanım apartımanın bu yeni çiçeğini çoktan fark etmiştir. ne yapıp ne ettiyse bu ürkek ceylanı ağına düşürememiş, oğluna da evlensen artık diyememiştir... * ve kader ağlarını örer. beklenmedik bir zamanda apartıman girişinde karşılaşır grek burunlu kız ve deli oğlan. deli oğlan ne yapar ne eder, kızı bir çay içmeye ikna eder. uzatmayalım; nişanlanırlar.abi ile deli oğlan kore savaşı'na gider, eder ve dönerler. düğün dernekler yapılır. evler bir türlü ayrılamaz bir şekilde ve bizim kız tam avukat çıkacakken hamile kalır. çocuk tersttir, zaman terstir, bebek doğumda ölür... bizim kız deli oğlanı boşar, mezun olur ve staja başlar.sultanahmet'te kaçan kovalanır bir aşk başlar. deli oğlan döktüğü binbir dille eski karısıyla yeniden evlenir ve bu sefer apartıman hayatından çok uzakta bir evde atlantis doğar. (ta ta taaa... işte baş belası geldi...)aynı ana babanın ikinci evliliğinden olma atlantis'e göre anne ve babanın aşk hikayesi çok ortadadır. evde akşam yemeği hazırlıkları. yemekten önce müzik dolabında çalınan plaklar eşliğinde edilen danslar. ilk televizyon, sonra ilk otomobil, sonra ilk tekne alındığı günlerdeki küslükler... formika ama tabloid olmayan günler ve gecelerde eş dostla geçen bol kahkahalı anlar. içi boş maaş zarfları...bazı aşklarda hayat zor geçer. şiir yazan babaya dönüşür balık tutan koca, gider... bizim kız... çiçeği burnunda dul kadın kalakalır.devamı için; babanın ağlaması/@atlantis* bu entry atlantis'in babasının huysuz ve tatlı kadınına armağandır. bunca yıl tek başına aynı aşkı yaşayan, aynı aşkı tek başına taşıyan anneye... *", "sinemada çarpışma sahnesi ile başlayan romantik aşkın çocuğuyum: kız, önüne bile bakmadan yerinden kalkmaya hamle ettiğinde önünden geçmekte olan uzun boylu yakışıklıya çarpar. kızın annesi tersinden bakar, kız yerine oturur, yakışıklı geçer.ya da bir iddianın sonucu:kız, kardeşi ile sahilde oturmaktadır. sinemadaki yakışıklı da arkadaşlarıyla beraber birkaç masa ileride. yakışıklının arkadaşları \"sen bu kızla gidip konuşamazsın\" diye eğlence çıkarırlar. yakışıklı yerinden kalkar, kızın masasına gider, \"oturabilir miyim?\" der ve red cevabı alır. kısa vadede iddiayı kazanır, uzun vadede kızın kalbini.ya da kaç kovala oyununun gizem unsuru:kız, annesi ve kardeşleriyle yürümektedir. anne, arkadan gelen yakışıklıyı farkeder. evi öğrenmemesi için yolunu değiştirir. yakışıklı ise, değiştirilmiş rota üzerindeki bir evde ikamet etmektedir.genlerimde romantizm var işte, oyalamayın beni modern aşk oyunlarıyla, yemezler!", "kızımız güzel ve çalışkan delikanlı ise bıçkın, mert ve haylazdır. lisede tanışırlar kızımız delikanlıya \"abi\" diye hitap etmektedir. dedikya delikanlı biraz haylaz diye... 3 senelik liseyi 6 yılda bitince elbet sınıfın birinde kızımıza denk gelir, ama yaşı yaşına denk tutmaz dolayısı ile... delikanlı vurulur ilk önce, nice mahalle kavgasında çok darbeler almıştır ama aşkın sillesine ilk defa maruz kalmaktatır. zamanla kızın da aklını çeler filizlenir aşk tomurcukları... sonra kız çalışmaya başlar belediyede.. bizim oğlan hala okul yollarında tabi sorunlar yaşanır kavgalar edilir bir gün bıçak kemiğe dayanır kızımız bitti der..... vayyyyyy bunu diyen sen misin? delikanlı takar beline beyliğini gider belediyenin önüne.. kulubeden arar santrali haykırır kızımızın arkadaşına... \"ben peygamber allah'ı bağlayın bana\" santrai alır bi telaş koşarlar kızımıza.. korku ve aşk galip gelir kaprislere.. haa iyimi olur kötümü sormak lazım lakin sonunda ben olduğuma göre pek hayra alamet olmasa gerek...", "yoktur...aralarında aşk olsaydı anne-baba olmazlardı...edit: brehhh brreeeeh brehhhh, nasıl da hunharca kötülenmiş, herkes leyla ile mecnun'un çocuğu sanki... onlar evlenemediler bile yav...zaten bu sebeple onların aşk hikayeleri aldı başını yürüdü de, bizimkilerinki sadece hikaye olarak kaldı... aralarında aşk mı kaldı ki hikayesi olsun...", "duya duya insanı bir müddet sonra bayan hikayedir. ama insan bir süre sonra hep o hikayedeki gibi bir aşk aradığını farkeder. içime mi işlemiş nedir.", "mantık evliliği", "4 yaşındayken bir gece yatağınızdan kalkıp salondan gelen zayıf ışığı görmek, aralık kapıdan kafayı uzattığınızda bir yemek masası, bir mum ve karşılıklı oturmuş birbirlerinin gözlerinin içine bakan bir kadın ve bir adam görmek. 30unuzu geçtiğinizde tanju okan'ın sesini niye bu kadar sevdiğinizi sorgulamayın sakın, o gecenin minicik bir kasetçalardan yayılan fon müziği kazınmıştır bilinçaltınızın en \"aşk\" köşesine.", "çoğu zaman oldukça fantastiktir. en azından bizimkilerin öyle... efendim böyle '70'li yıllar... bizimkiler aynı iş yerinde çalışıyorlarmış. babam müdür, annem memur... ahahhah.... ulan baba.... neyse.... babam feci kesikmiş anneme... deli gibi hastaymış. annem de -gerçi şimdi de öyledir ama- tam monaco prensesi modunda... kimseye yüz vermiyor. babam annemin dikkatini çekmek için süper bir yöntem bulmuş. şimdi bunu yazınca bendeki tuhaflığın kökenini de anlayacaksınız.evet ne diyordum? ha babam annemin dikkatini çekmek için süper bir yöntem bulmuş. arabası olmasına rağmen annemlerin servisine binmeye başlamış. ama bulduğu süper yöntem bu değil tabii... lan bunu yazsam mı acaba? neyse lan yazıyorum. babamın annemin kalbine girmek, onun beyaz atlı prensi olmak için bulduğu yöntem şu hanımlar beyler:her gün servisi bir büfenin önünde durdurmak. evet, babam servise biniyor memurlarıyla... ondan sonra her gün ama her gün bir büfenin önünde \"sigara alacağım\" diyerek servisi durduruyor. inerken de servisin şöförüne \"sen beni bekleme usta, ben koşarım... size ışıklarda yetişirim\" diyor. şöför \"aman efendim... abi olmaz\" falan dese de ı-ıh. olmaz diyor babam. sigarasını alıyor ve servisin peşinden koşuyor. 8 ay boyunca her sabah... sebep: annemi atletikliğiyle etkilemek... ahahhaha....annem o dönemlerde \"müdür müdür palyoço mudur?\" diye bunu arkadaşlarıyla tartıştıklarını söylüyor. babama tüm çalışanları uyuz olmuş bu yüzden... sonuç ne peki? sonuç nesi var mı? ben olmuşum işte... babam bu hikayeyle ilgili bir de sır verdi bana: yanında sigarası da varmış aslında... - o da mı numaraydı baba?- numaraydı tabii oğlum... ama iyi koşardım ha...- usain bolt gibi mi?- kim???", "herkese anne babasın aşk hikayesi tatlı gelir, hoş gelir. ama bizimkilerinki torunlara hatta birkaç kuşak sonrasına bile anlatmaya değer bir hikaye. eh, buraya da yazılmayı hak eden türden tabii.seneeee 1976. o dönem annem bir bankada çalışıyor. iş dönüşü eve döndüğü vakit, babası tarafından yıllarca kardeşi gibi gördüğü amcasının oğluna sözlendiğini öğreniyor. ona fikri sorulmamış bile. ama anlıyor ki amcası oğlu pek bi niyetli bu işe. dünya başına yıkılıyor anneciğimin. derdini anlatmaya çalışıyor, onu dinleyen yok. annemden büyük 3 kardeşi gibi o da akraba evliliği yapmaya zorlanıyor.bir yıl bu kabusla geçiyor. bu süre içinde annem sözü tanımıyor, amcasıyla ve onun oğluyla görüşmeyi kabul etmiyor. eninde sonunda paşa paşa kabul edecek düşüncesiyle hem kız hem oğlan tarafı düğün hazırlıklarını bir taraftan sürdürmeye devam ediyorlar.… ve seneee 1977. babam, annemin çalıştığı bankaya geliyor. bankanın müdürüyle samimi oluyor. işlerinden dolayı da sürekli bankaya gidip geliyor. eee babam da anasının gözü tabii. bankada çalışan hoş bir hatunu (ki annem diye söylemiyorum, meşhur bi güzelliğe sahiptir kendileri) gözden kaçırması mümkün değil. müdüre annemi soruyor, kimdir nedir diye. o da annemin yakında evleneceğini ama bu evliliği hiç istemediğini, kısaca içinde bulunduğu kötü ruh halini anlatıyor. babama ters böyle şeyler. çünkü o, yıllardır birbirine müthiş bir aşkla bağlı bir çiftin çocuğu. ailesinden öyle görmüş: “kadın dediğin sevilmeli, mutlu edilmeli.” esas oğlan çalıştırıyor kafayı ve sürekli annemin ilgileneceği işler yüklüyor bankaya. samimiyeti kuruyor bi şekilde işte... ve şu hazin hikayeyi bir de annemin ağzından dinliyor. ağlaya ağlaya anlatıyor annem. gönlünü de kaptırmış babama her halinden belli. artık onun üzerine vazife olmayan işleri bile o yapıyor, babamla daha fazla görüşebilmek için. eyy aşk…tak ediyor bizimkinin canına. bi akşam, annemin bile haberi yokken, dedemi de alıyor yanına, dayanıyor sevdiği kadının kapısına. “seni babandan istemeye geldim” diyor.… sene 1977.… annem başkasına, amcasının oğluna sözlendirilmiş.… evde dedem ve iki ızbandut gibi dayım.bu nasıl cesaret? adamı lime lime ederler yahu… ama babamın da bildiği var tabii: çok güvendiği ve onu hiçbir zaman yarı yolda bırakmamış olan “dili”. öyle bir ikna kabiliyeti ki gecenin sonunda annemi hem o istemediği evlilikten kurtarmış, hem de ailenin yeni damadı sıfatını yüklenip, öyle dönmüş evine.çok geçmeden de evlenmişler… hikayeyi noktalarken “yıllarca mutlu mesut yaşamışlar” desem yalan olur. çünkü bu aşk hikayesine yakışır bir evlilikleri olmadı ne yazık ki. ama 30 yıldır da bir kere olsun yalnız bırakmadılar birbirlerini, kopan onca fırtınaya rağmen. ayrılmama konusundaki kararlılıklarının temelinde bu hikayenin de büyük bir etkisi olduğunu düşünürüm hep.çok fena duygulandım… sonsöz: “ sevmek, sahiplenmenin en güzel biçimidir herhalde, sahiplenmek ise, sevmenin en kötü biçimi ” *" ]
teoman
[ "26 ağustosta yani yarın teketek programının konuğu olacak olan sanatçı. merakla bekliyorum.edit: konuşmanın tamamını izledim ve bu adama neden hayran olduğumu tekrar anladım. yıl 2005'te çektiği balans ve manevra sonrası söyleşi için bizim üniversitemize de gelmişti. ne kadar zeki biri olduğunu önceki roportajlarindan bilsem de, o söyleşi de iyice hayran kalmıştım kendisine. salonun neredeyse tamamı onu gömmeye gelen iletişim fakültesi öğrencileriydi hepsine tek tek kapağı takmıştı:).neyse videoyu ya izlemeyenler var ya da yanlış anlayanlar var. ben gördüğüm birkaç yanlısı düzeltmek istiyorum;1) muhafazakarlarin vicdanlı olduğunu düşündüğünü sananlar var; tam tersi muhafazakarların vicdanlı olduğunu düşünmüyor, vicdanlı olması gerektiğini düşünüyor. toplumsal barış saglanacaksa el uzatması gereken tarafın onlar olduğunu düşünüyor. neden el uzatması gereken tarafin onlar olduğunu açıklıyor.2) öyle umre fotoğrafları çektirip akp'ye yanlayacak diyen tipler var. gectim umreyi namaz niyazla bile ilgisi olmayan bir tip olduğunu görüyoruz videoda.", "ruhsal durumunu gayet sağlıklı gördüğüm kendiyle kavgası bitmeyen normal bir insandır. hatta kendini eskisinden bile daha iyi anladığını ve ifade edebildiğini düşünüyorum, bunu bize eserlerinde güzelce anlatıyor. teomana bakınca hayat döngüsünü güzel tamamlayan bir insan görüyorum hatta ders alacak şeyler var.kendini anlatmayı seviyor. aslında yıllardır hep kendini anlatıyor, hayattan olmayan bir şarkısı bence ya yok yada çok azdır.dünyaya alacak verecek kaygısı yok gibi o kadar düzlükte ki onu görünce ben bile rahatlıyorum, mutlu oluyorum. kavgası bitmez ama savaşı bitmiş valla mis gibisin teoman tertemiz kafa ancak bu kadar karışık bir kafaysan olurdu. sen çözdün gibi düğümleri. darısı başımıza.bundan gerisini sana yazıyorum eğer okuyorsan.gayet iyiydin. ara sıra kötü oldun sonra mükemmel olsun sonra yine iyi oldun kötü oldun normal oldun.. hepsini bize güzel anlattın biz de tam senin olduğun gibi zamanlardan geçtiğimiz için büyürken, parçalarını bu kadar sevmemiz bu yüzden. seninle karşılaşıyoruz ve eminim ki yaş aldıkça belki eleştirdiğimiz şarkıları da o zaman daha bi seveceğiz. bazı parçalar için belki daha karşılaşmadık. teomancım büyüüüük bir hayranın değilim ama sen normal bir dinleyici için bile özelsin. tamam büyük bir hayranın değilim dediysem normal hayran diyebiliriz yine de neyse bye", "\"bizim muhafazakar kesime karşı duyarlı olmamızı sağlayan boğaziçi üniversitesi idi, ama muhafazakarlar geldi boğaziçi üniversitesi'ni mahvetti,\" diyen sanatçı.o kadar haklı ki...edit: yök ilk olarak 1982'de başörtüsünü üniversitelerde yasakladı. 1982'den 2000 yılına kadar boğaziçi üniversitesi'nde başörtüsü yasağı pek uygulanmadı denebilir. özellikle rektör prof. dr. üstün ergüder zamanında (1992-2000) 28 şubat zihniyetine rağmen boğaziçi üniversitesi'nde türban yasağı uygulanmadı. laik-çi* güruhun boğaziçi üniversitesi'ndeki temsilcisi kemalist prof. sabih tansal'ın rektörlük dönemi (2000-2004) dışında boğaziçi üniversitesi'nde başörtüsü ile ilgili yasaklar rektörlük tarafından desteklenmedi. sabih tansal'ın türban yasağını uyguladığı zamanda bile fakültelerin çoğu bu yasağı pek de uygulamamıştır, hocaların vs kişisel inisiyatifi.. 12 eylül döneminde boğaziçi üniversitesi'ne eklenen eğitim fakültesi hariç. 12 eylül döneminde açılan eğitim fakültesi, akp döneminde boğaziçi'ne yamanan hukuk ve iletişim fakülteleriyle benzer bir sebeple açılmış sanırım: operasyon.1982-1992 yılları arasında iki defa boğaziçi üniversitesi rektörlüğü yapan prof. ergün toğrol 12 eylül rejimi tarafından üniversiteye dışardan atanmıştı. bugünkü akp kayyum rektörleri gibi yani.", "fatih altaylı'ya konuk alan sanatçı. kendisi boğaziçi sosyoloji mezunu, yani adam sosyolog. toplumu anlama çabası esnasında necip fazıl 'ın sağın önderi olduğundan yola çıkarak uzlaşma zemini hazırlamak istemiş ama mahallesi tarafından öcü ilan edilmiş. ben teoman'a hak verdim. insanlar sağ sol değil, çıkarları toplumsal uzlaşmaya uymuyor. teoman sen güzel adamsın, elinden geleni yap ama geleceğe güzel şeyler bırak. gündelik olayları takip etmiyormuşsun ben gibi; en iyisini yapıyorsun.", "az önce fatih altaylı'nın kanalında katıldığı yayını izledim. teoman çok olgun ve duyarlı bir insanmış şaşırdım ve beğendim. muhabbetin de sevdim, hatta haftada bir olsa da izlesek diye düşündüm. öte yandan, genç görünüyor ama enerjisi biraz düşük geldi, uzun yıllar alkol kullanmanın neden olduğu yıkımdan olsa gerek, gerçi artık çok içmiyormuş, iyi de yapıyor. muhafazakarlar ve sekülerler barışsın diye çabalamasına saygı duyuyorum sonuçta iyi bir şey istiyor ama biraz hayalci geldi, yaşlandıkça insanın duygusal yönü ağır basıyor sanırım.son olarak, kendisinden bir alıntı yapmak istiyorum çünkü kendisi ile aynı şeyi hissediyorum; \"benim içimde hiçbir zaman geçmeyecek bir huzursuzluk var\"", "fatih altaylı'nın programında izliyorum şu an. konuşmasından yaşlandığı bellioluyor. üzüldüm.", "uzak akrabam olan güzel insan.", "“şunu kabul ederek başlarsak her şey daha açığa çıkacaktır. aslında bu adamların hepsi siyaseti kişisel egoları yüzünden yapıyorlar. bize de bunu halk için yaptıklarını yutturuyorlar. “ hepsini bilmem ama harika bir kemal kılıçdaroğlu tespiti olduğunu düşünüyorum. tabii diğer siyasetçiler için de geçerli ama kk’nun bizi çok fena tufaya getirdiği kanaatindeyim. söyleşiyi de mutlaka izleyin.link", "boyalı saçın da, muhtemel botoksların da hiç olmamış. bana farketmez ben seni çok seviyorum. sadece söylemek istedim. kurban olurum sana. ama lütfen saçını boyama ya.", "fatih altaylı'nın youtube kanalına konuk olduğu yayını izlemeye çalıştım ama sonuna kadar izleyemedim. arada durdura durdura 20 dakika kadar izledim. durdurduğum anlarda 2-3 yeni şarkısını dinledim. berbat bir yıldı 1994'ü dinledim bir de nevrozumun zindanı'nı. kavgam'ı da yarısında kapattım. berbat bir yıldı 1994 zaten bir şarkı sayılmaz. kavgam dinlenecek gibi değil. nevrozumun zindanı güzel daha sonra yine dinlerim.yayında bayık konuşması, bir türlü konuya gelememesi, yılgın gibi bıkmış gibi haller çok can sıkıcı hatta bıktırıcı. diziden etkilenmek falan ne bileyim 20 yaşında olması gereken bir şey değil mi? laik kesimle muhafazakar kesimi barıştırmaya çalışmak da ne bileyim hakikaten hiç düşünülmemiş bir şey. alkol kötülemek, içkiyi bırakmak gibi şeyler bana çok ters geliyor. sevdiği şeyleri bırakanlardan ve ona düşman olanlardan da korkuyorum. insan sevdiği şeyleri bırakmaz. ölüm ve yaşlanma korkusu herkeste var ama bu korkuyu sevdiğin şeyleri bırakarak yenemezsin. olgunlaşmayı da hayat tarzı değiştirmek zannedenlere de uyuz oluyorum. yayının özeti: gençler de gençler. genç diye bir şey yok hacı dayı. herkes gençti ve herkes yaşlanacak. genç diye bir insan grubu yok. şimdilik genç olanlar var. 100 sene önce kim gençti mesela?edit: ben sanatçıların, şarkıcıların farkındalık adı altında saçmalamalarından bıktım artık. farkındalık yaşayacaksan johnny cash gibi yaşa yık masayı geç artiste bak. devam diyorsan yap şarkılarını koy ortaya dinleyelim. kendi iç çekişmelerini de kendi kendine yaşa biz öyle yapıyoruz. hiç olmadıysa al bozcaada'dan bir ev çekil inzivaya. kafa ütülemeye, kanaat önderliğine gerek yok çünkü bomboş.bu yayında içkiyi bıraktım demiyormuş evet. oraya kadar izlemedim çünkü başta da belirttim. ben daha önce söylediğini duydum mirgün cabas'ın programında söylemişti. o zaman ciddiyetle dinlemiştim kendisini ama artık ciddiyetle dinleyemiyorum. her seferinde farklı fikirlere tutku ile bağlı fazlı teoman yakupoğlu çıkıyor karşıma. ben artık kendisinin söylediklerini dinlemeyeceğim ama ölmeden önce bana haber ederse son sözlerini dinlemek isterim. artık son kanaatleri olacaktır çünkü. adam elimizde büyüyor yahu. serseri doğduk serseri ölecektik kardeş ne oldu o iş?" ]
ermeni ufc dövüşcüsünün türkü öldürme girişimi
[ "az buçuk ufc izlemişliğim var. adam/kadın nasıl bayıltılır, boyundan kapma (choke) nereye kadar devam ettirilir ve ne zaman bırakılır gördüm-öğrendim...videodaki ermeni'nin yaptığı direkt olarak şeref yoksunluğudur. hakemin müdahale ettiği saniyede rakibini bırakması gerekiyordu. bu şekilde fazladan 2-3 saniye sıkması adamı öldürebilir ya da sakat bırakabilirdi. umarım gereğini yapıp, ermeni'nin lisansını iptal ederler..." ]
starbucks wc şifresi
[ "amcamın kahvesinde de yıllardır buna benzer bir şifre uygulaması vardır. mekanizma daha basit: tuvaletin kapısında kol yok. haceti gelen amcama başvuruyor, amcam da adam müşteriyse tezgahın altından kapı kolunu çıkarıyor, işi biten kolu geri getiriyor.ileride elektronik sisteme geçerlerse şifreyi şimdiden tahmin edebiliyorum. not edin bir kenara: kemal_1956." ]
isveç'ten hasta getirme mevzusunun yalan çıkması
[ "üst edit: bir çok yazar, olay ile alakalı twitter’ın gerçek kaynak olamayacağını yazmış. iki alt satırda vermiş olduğum linkte de görüleceği üzere isveç medyasında da bu olayın pr çalışması olduğu açıkça yazılmış. tek kaynak twitter değil tabi ki, sürekli güncelliyorum başlığı yeni bulgular oldukça. ayrıca bazı arkadaşlar da halk tv gibi muhalif medyaları pkk’ya hizmet etmekle suçlamışlar. bu haberi sabah gazetesi, milliyet, akit gibi hükümete hizmet eden yerlerde görebilir miyiz? cumhuriyet'in haberi olay isveç medyasında da yer almaya başladı. hemde pr çalışması olarak nitelendiriliyor. isveç mahkemeleri asılsız provokatörlük yaptıkları gerekçesiyle bahse konu “mağdur” aileye sınır dışı edilmeleri için dava açmış. bunun üzerine emrullah gülüşken ki -kendisi mağdur şahıs oluyor-‘in kızı bu sefer de \"babam isveç hastanesinde kalmak istemedi\" diye demeç vermiş.şu isveç haber sitesinin haberini ve altına yapılan yorumları da okuyun lütfen ve türkçeye çevirebilirsiniz google translate yardımıyla. haber içeriğinde de propaganda maksadıyla böyle bir eylemin gerçekleştirilmiş olduğu ihtmali üzerinde duruluyor.imc haber isimli bir ajansın haberi türkiye'ye tatile gelirim t24 haberi emrullah gülüşken'in akp üyesi ve akp zengini olduğuna ve olayın isveç basınında da \"kurgu\" olarak nitelendirildiğine dair halk tv haberi başka bir haber kaynağı hasta nakli şov nakli mi? emrullah gülüşken'in ailesinden 26bin dolar istenmiş .emrullah gülüşken hakkında zaten yargı davası da var ve \"çocuk kaçırma\" davasından hüküm almış. bir başka kaynak çocuk kaçırma davası emrullah gülüşken hakkında açılan yargı davasıoda tv \"emrullah gülüşken kim?\" haberien başından belliydi yalan olduğu ama twitter'da isveç'te yaşayan başka bir türk vatandaş doğrulamış. akp'nin süreci iyi yönetememesinden dolayı bu mevzuyu abartıp sosyal medya trollerine varana kadar tüm medya organlarında bu haber yaptırmasından da belliydi.tweet 1 tweet 2 tweet 3tweet floodu haberağır hasta ama uçağa yürüyerek gidebiliyorismail saymaz'ın konu ile ilgili görüşleri", "-şaşırdık mı? -yok lan niye şaşıralım!", "şov olduğu belli bir olaydı. amaç dünyaya güç gösterisi yapmaktı. yine ellerine yüzlerine bulaştırdılar. isveç sınırdışı ederse çok gülerim.edit: doğrudur, kaynak sağlam değil. olayın şov amaçlı kullanıldığı ise çok açık.", "bir şeyi çok merak ediyorum. neden düzgün davranmıyoruz?", "haber linki olarak birinin twitterdan yazdığı bir twit gösteriliyor, kaynak neydi peki? kaynak emekti.edit: kaynaklar eklenmiş, kaynak ekleyin canımızı yiyin.", "bu sefer yalan haberinin yalan çıkması olmasın. ambulans uçak uygulamsı var, twitter var, adam var. hastaneden getirmediler ki, evinden getirdiler adamı.", "isveç gibi bir devletin nasıl böyle bir şey yapabileceğini aklım almamıştı zaten. rezil olmadığımız ülke kaldı mı?", "kaynak sağlam değil ama doğruysa da hiç şaşırmam.asıl konu, artık bu tarz olayların yalan olma ihtimaline şaşırmamak.", "dün mesai arkadaşlarım bu olayı övmeye kalkınca kesinlikle eve gönderme gibi birşey olmadığını bunun bir siyasi şov olduğunu söylemiştim. biliyordum böyle bir bokluk çıkacağını, nitekim haklı çıktım. avrupa'da gelişmiş ülkelerin sağlık sistemleri kötü falan değil, bilakis nüfus azlığından dolayı daha rahatlar bize göre. isveç'ten uçakla hasta getirmek siyasi şovdan başka birşey değil zaten.", "akp'yi kendi troller ordusu yok edecek.ben sizin yapacağınız işi... isveç lan bu! yani bir iran, bir pakistan veya sistemi çökmüş amerika dersin de anlarız. buras isveç! dünyayı yöneten para babalarının memleketini geçin, ülkede demokrasi, hukuk, adalet en üst seviyede gerizekalılar!edit : imlaedit: edep" ]
voyage au bout de la nuit
[ "okumaktan paramparça edilebilen kitap. \"insanlar o boktan anılarından, çektikleri sıkıntılardan bir türlü vazgeçmek istemezler ve ne yaparsanız yapın bunun dışına çıkmalarını sağlayamazsınız. ruhlarını böyle oyalarlar. bugün yaşadıkları haksızlıklardan intikam almak için geleceği bokla sıvamaya uğraşırlar kendi içlerinin derinliklerinde. hem adil hem de ödlektirler aslında. doğaları budur\"" ]
beyin ile dalga geçen görseller
[ "bakıldığında adeta beynimizle oyun oynadığını düşündürten görsellerdir.1) şu görselde yer alan küpün üst yüzeyi ile alt yüzeyinin renkleri tamamen aynıdır. ispat2) şu görselde yer alan, içinde a ve b yazan bölgelerin renkleri tamamen aynıdır. ispat3) şu görselde yer alan yatay çizgilerin tamamı birbirine paraleldir. ispat4) şu görselde yer alan 3 arabanın boyutları aynıdır. arabalar birbirinden kopyalanmıştır. ispat (saçma oldu biraz ama idare edin)5) şu görselin ortasında yer alan siyah noktaya gözlerinizi ayırmadan bakın. görsel renk değiştirdiğinde etrafın renkli olduğunu göreceksiniz. sonra hemen başka bir noktaya (duvara, ayağınıza falan) bakıp tekrar görsele bakın. alttaki yazıyı bu işlemi yaptıktan sonra okuyun.evet. görsel aslında siyah beyaz. beyniniz onu renkli hale getirdi.edit: gif lobisi diyenler için iki jpg görsel hazırladım. ikisini de açın.önce buna bakın: http://i.hizliresim.com/x0g3j7.jpg15 saniye sonra buna bakın: http://i.hizliresim.com/m0qbyn.jpgctrl + tab tuş kombinasyonu ile sekmeler arasında geçiş yapabilirsiniz.daha da inanmayan olur ise tek eliyle 25 barfiks çeksin, ardından dizlerini karnına çekerek 30 mekik çeksin, düzelir.6) üstteki olay için başka bir örnek görsel.7) şu görselin orta noktasına 30-40 saniye kadar gözlerinizi ayırmadan bakın. daha sonra daha uzakta yer alan bir cisme bakın. (epilepsi hastalarına önermiyorum)8) şu görselde yer alan siyah noktaları sayın. (mağara serindi kardeş.)9) şu görsel aslında hareketsiz.10) şu görselin ortasında yanıp sönen yeşil noktaya gözlerinizi ayırmadan bakın. zamanla etraftaki sarı noktaların kaybolduğunu göreceksiniz.11) şu görselin ortasında yer alan artıya gözlerinizi ayırmadan bakın. zamanla etraftaki pembe noktaların kaybolduğunu göreceksiniz.edit:1) 11. görselde noktaların kaybolmadığı, bazılarının renk değiştirdiği yönünde mesaj yağdı. doğrudur. kimi insanlarda noktalar kaybolmak yerine yeşil ya da mavi renge dönüşüyor. benim beynimde yaşananı özetleyeyim: saat yönünde yanıp sönen nokta zamanla yeşil renge dönüşerek saat yönünde dönmeye devam ediyor. gözlerimi ayırmadan bakmaya devam ettiğimde ise tüm noktaların zamanla kaybolduğunu görüyorum. ya da gördüğümü sanıyorum, beynim öyle diyor.sizler de gözlerinizi kıpırdatmadan ve kırpmadan bakmaya çalışırsanız tüm noktaların aynı anda kaybolduğunu ya da renk değiştirdiğini görebilirsiniz. hatta biraz uslu olursanız şirinleri bile görebilirsiniz. ne bileyim.2) bazı görsellerin (5-6) kandırmaca olduğuna dair mesajlar geldi. emin olun hiçbirinde kandırmaca yok.gif lobisinin işi değil, beyninizin size oynadığı ufak bir oyun.3) ayrıca entry'yi yazdığımdan beri başlık altında itina ile t.şak geçiliyorum. ama entry dünün en beğenilen entry'leri arasına girmiş. nerdesiniz lan beğenenler? dayıya sahip çıkalım.4) 5. ve 6. resim için hala fake (yani sahte) diyenler var.gif içerisinde yer alan tüm resimler için: http://i.hizliresim.com/ydye42.jpgkendi denemek isteyenler için gerekli yazılım (1,1 mb): http://www.easy2convert.com/gif2jpg/5) 1 ve 2'de de ispat görsellerindeki gri çubukların aşağıya doğru renklerinin açıldığı iddia ediliyor. o çubukları da paint'te kendim çizdim. paint ile gradient dikdörtgen çizecek babayiğit varsa sahneye alalım. bana hala inanmayan varsa görselleri bilgisayarına kaydedip tek tek paint ile deneyebilir. ispat görselleri tarafımca paint ile hazırlanmıştır.son not: görseller imgur'a yüklenmişti. ekşi şeyler'e yüklenenler ile değiştirdim.", "allahım tüme varıyorum", "esra ceyda kardeşler. şahsen onları televizyonda görünce gerçekten beynimle dalga geçiliyormmuş gibi hissediyorum!", "http://onedio.com/…ak-inanilmaz-yanilsamalar-307250", "hepsini zibilyon defa gördükten sonra beyin artık kanmadığı için bir eğlencesi kalmamış olan görsellerdir.", "psychophysics", "einstein was here", "beyin bedava", "5-6. sıra bildiğin gif, kandırmaca olan liste. 7 ise efsaneymiş. gerisini kafam kaldırmadı.", "2.sıradaki ispatın renk karşılaştırıcısının rengi aşağıya doğru açılmayaydı belki etkileyici olurdu dediğim görseller. 2 sikmiş beyleredit: 1 yazdı, olm ben peyntte yaptım o skalayı tek renk o a ibne dedi. gözüm yanılmış diyor, utanç abidesi olarak entarimi silmiyorum. dalga içinde dalga peyntsepşın" ]
sabri sarıoğlu'nun antrenmanda çektiği şut
[ "dosta korku düşmana güven vermiştir." ]
duygun yarsuvat
[ "omur yarsuvat", "erdoğan teziç'ten boşalan yere geleceği, rektör olacağı söylenen kişi.", "galatasaray üniversitesi'nin bugün itibariyle yapılan rektörlük seçimlerinde en çok oyu alarak yök başkanlığına getirilen erdoğan teziç'in yerine rektörlük koltuğuna oturan eski hukuk dekanı sevimli görünüşli biridir, umarım kendisi de görünüşü kadar sevimlidir.. en yakın rakıbı barlas tolan oylamada 40 oy almıştır.. kendisi ise 43 oy alarak rektör seçilmiştir.. oldukça çekişmeli geçen seçimlerde bülent pamukçu da 13 oy alarak son sırayı almıştır.. lig uzun solukludur 3 puanlık fark önemli değildir..", "en önemli icraatlarından biri, etliye sütlüye dokunmayan iki adet köpeğimizi bir toplama kampına yollamasıdır.", "toplama kampına yollanan etliye sütlüye dokunmayan iki adet köpek ayrıca osman zıllıoğlu'nun hatırasıydı ki kedileri de def edeceği söylenmektedir.", "nizamettin guvenc", "james bond**", "bugün kulakları bir hayli çınlayan kişidir. galatasaray universitesi kar tatili protestosu", "eğer istanbul sınırlarının içindeyse ögrencilerinin durumunu bu kadar düşünmeyen biri olarak kınadıgım rektör. yok eğer yurtdışındaysa ve yetki başkasındaysa lafım yok.", "bir haftadir her yerde bas bas bagirilan, yani beklenen kar firtinasinin gelmesi sonucu, diger butun universitelerin ogrencileri sicacik evlerinde keyif catarken, dortte biten finalden eve sekize dogru gelmemin, dort saate yakin bir suredir yollarda surunmemin, taksim'de bir saate yakin dolmus beklememin, once belediye otobuslerinin bile calismadigini farketmeden bir sure saf saf dolmus/taksi/minibus/otobus turevi bir arac bekledikten sonra bakirkoy - bahcelievler arasini yuruyerek katetmek zorunda kalmamin, sinirden kafayi yememin tek sorumlusudur kendisi. halbuki beklenen, tekrar soyluyorum hic mi hic surpriz olmayan bu yagisa karsi bir iki onlem alsa, en basitinden okulu iki gunlugune tatil etse, finalleri ertelese, ne universite bundan zarar gorur, ne ogrenciler hilkat garibesi gibi yollarda surunur, ne de kendisi tonla beddua yerdi kanimca.ama o zaman da ogrenciyi adam yerine koymus olurdu ki, bu da universitenin ogrenci ve hizmet anlayisina, kurulus amacina, tuzugune vs tamamen ters dusmektedir." ]
çocuk viyaklaması terörü
[ "beni bezdiren terördür.eğer çocuğum olursa bu kadar viyaklama çekmem herhalde başkasının çocuklarından çektiğim kadar. çocuğum olmuş kadar yordunuz beni.evet beyni uyuşturan, yaşama sevincini bitiren bir sestir bu. şehirler arası otobüse binersin bu ses, eve gidersin kafamı dinleyeyim dersin üst komşudan bu ses, parkta oturup biraz dinleneyim dersin yan banktan bu ses. bir restoranda yemek yiyeyim dersin yan masadan bu ses. ağlayan mı ararsın, zırlayan mı ararsın, huysuzluk eden mi ararsın, şımarıklık yapan mı ararsın bin bir türlü viyaklama çeşidi var.yeter artık. şu çocuklarınıza az sessiz durmayı öğretin. çekmek zorunda mıyız?çocuğun olursa anlarsın ya da çocuktur bu ağlıyor engel olunamıyor diyenler için zorunlu edit: yeni doğan çocuklar için engellenemeyebilir. lafım onlara da değil zaten. dün akşam çalışmak zorundaydım ama üst komşudan gelen üçlü, beşli çocuk viyaklamaları, koştururken çıkan zın zın zın sesleri yüzünden hiç bi iş yapamadım ve sinirden bu başlığı açtım. sonrasında artık dayanılmaz olunca oklavayla rahatsızlığımı belli edecek şekilde defalarca tavana vurunca sesler bıçak gibi kesildi. demek ki neymiş isteyince gavur gibi susturuyorsunuz. insanlar o kadar anlayışsız ve terbiyesizler ki dünya kendi çocukları etrafında dönüyor, herkes onlara müsamaha göstermek zorunda, herkes onları sevmek zorunda zannediyor. o yüzden çocuğu ne halt yerse yesin müdahale etmiyor. nasıl susturdunuz ama tavana vurunca? demek ki sorun çocuklarda değil anne babalarında.", "kış mevsimi gelince azalacaktır. kış mevsimini çekilir hale getiren şeyler", "mevsimle alakası yok, sokakta değilse toplu taşımadalar, marketteler, alt ya da üst katınızdalar, kucağınızdalar :) zerre kadar tahammülüm kalmamış, terör olduğunun farkına çok geç vardım.", "çocuk viyaklamasına çocuk dersin geçersin de otobüste bağırarak konuşan,şakalaşan mülteci kardeşlerimize ne yapacağız onu sormak lazım. konuyla alakasız olabilir de bugün sinir oldum.", "ota boka terör deme hastalığı", "yaa halbuki bizim zamanımızda böyle miydi pat yerdin şamarı, istersen susma.", "bipolar safha, depresyona doğru ilerleyen süreçte olan insan tespiti. ruh hali açısından üzüntü duyulası kiş söylemi.", "ekşi sözlükte başlık terörünapak kanka, anamızın karnından 10 yaşında mı çıkak, nedir.", "ananizin karnindan on yasinda cikmayin tabi de cocuklariniza nasil davranmasi gerektigini ogretin.", "benim anlamadığım şey onca ülkede bulundum ve onca çocuk gördüm ve hiçbirisi ne ağlıyordu ne zırlıyordu. sorun onu yetiştiren insanda. ağlamasın diye ya eline telefon verirler ya da çocuk sussun diye vururlar falan. garip insanlar var.edit: öncelikle alttaki yazara lafım olacak. burada 3 5 beğeni alacağım diye yurtdışına çıktım yalanı atarak ego kasacak mallardan değilim. mesleğim gereği her hafta başka ülke limanında oluyorum ben. o yüzden sadece gülüyorum. eklemek gerekirse başlıkta \"çocuk\" yazıyor. \" bebek\" değil. her bebek derdini anlatmak için ağlar ama \" çocuk \" artık derdini anlatmak için ağlamaz. tabi siz çocuğu yanlış büyütmediyseniz. her zaman metroda karşılaştığım bir örneği vereyim mesela bu tip düşünen insanlara. kadının teki 3 çocukla metroya biniyor ve birisi de bunu görüp yer veriyor. sırf rahat etsin diye çocuklarla ama kadın napıyor biliyor musun? verilen yere oturup 3 çocuk metroda ordan oraya koştururken herkesi rahatsız ediyor. kiminin çantasına dokunuyor,kimisine kulaklık çıkarttırıyor bunların hiçbirisini yapmasa metro durup kalkarken birilerinin ayağını eziyor ya da üzerine yıkılıyor. bunlar olurken de kadın çocuklara bağırıp çağırarak susturmaya çalışıyor ve bunu yaparken de herkese rahatsızlık vermeye devam ediyor. sorarım şimdi alttaki yazara ve onun gibi düşünenlere, hangi gelişmiş ülkede bu tür bir davranış gördünüz? çocuklarda illa ki mıymıylanır gelişmiş ülkelerde de ama kimseye rahatsızlık verecek bir şekilde değil. etraftaki yetişkin insanların çıkardığı sesten asla fazla bir ses çıkarmazlar. burada biz yurtdışında olmuyor da neden türkiyede oluyor derken bundan bahsediyoruz." ]
kocanız evde yoksa girmeyeyim diyen erkek komşu
[ "üst kat komşumuz sıkıntılı bir hanım ablamız. daha evvel de onu birkaç kez uyardığım için bu sefer ben çıkmak istemedim. özellikle akşamı bekledim. eşim gelince çıksın şikayetimi bildirsin diye. her neyse klima taktırmışlar ve su akıtıyor. rahatsız edecek derecede hem de. çıkıp şikayetimizi ilettik yani iletti eşim. kocası evde yokmuş gelince söylerim demiş. birkaç saat sonra kapı çaldı açtım (eşim de dışarda o sırada) tanımıyorum adamı. tanıttı kendini. abi evde mi dedi? yok buyrun bakın siz dedim. yok girmeyim ayıp olur dedi. ne ayıbı alt tarafı cama bakıp çıkıcaksınız çok büyütmeyin dedim. baktı cama , birkaç gün içinde hallederim dedi. çıktı gitti. noldu yani? o lafı söyleyince boyun mu büyüdü? erkek evde olmayınca neden eve girilmiyor? zaten rahatsız olan biri olsam,kapı deliginden baktıgımda acmam kapıyı. böyle komşular asansörde gördüklerinde selam vermeye bile çekiniyorlar. ya da çekinmiş gibi yapıyorlar bilemiyorum. bana apartmanda namuslu numarası yapıyormus gibi geldi. çünkü gerçekten öyle olan biri o lafları sarf etmeye gerek duymaz. kendinden emindir. böyle sığ düşüncelerden sıyrılın artık lütfen!!", "kibar adamdır. bunda pislik, art niyet yok. belki sen adama güvenmiyorsun, girmesini istemiyorsun. adam da böyle bi ihtimale karşı nazikçe izin alıyor. bağzı kadınlara nezaket gerçekten de fazla.", "adam gibi adam olan komşudur. keşke herkes aynı hassasiyeti ve ahlakı gösterebilecek potansiyelde olsa.edit: kayıp/aranıyor editi silindi", "her şeyden rahatsız olan rahatsız", "kibarca izin almış olan iyi niyetli adamdır. izin alsa suçlu, almasa da suçlu. yahu ne yapsın bu adam. ? ekşi sözlük hiçbir siki beğenmeme timi", "edepli bir komşudur. lap diye içeri girse komşusu olan şeker kadın ev müsait mi diye sormadan içeri dalan komşu diye atarlıgiderli bir entry girer diye çekinmiş olabilir.", "türkiye gerçeğini iliklerine kadar hissetmiş bir abimizdir .aynı asansöre binmeyen , erkeğin elinden para üstü almayan , erkeğin kalktığı koltuğa oturmayan o kadar çok insan var ki acaba yine böyle bir tipe mi denk geldik iki dakika girip bakayım desem ' aa ne münasebet sapık mısın ' tepkisini almak istemeyen abimizdir.", "bazı sözlük yazarlarının biraz şey olması", "adam doğru olanı yapmış, başlık açmışsın.adam kötü bir şey söylese, yine başlık açacaktın. bence senin canın başlık açmak istemiş abla, adamın kabahati yok.tanım: değerlerine bağlı tipik bir anadolu erkeğinin ifşasını yapan yazar beyanı.adamın yaptığı harekete 10 üzerinden 10.", "-gel gel bir şey olmaz.+peki.az puşt değildir." ]
sadece almanya'da yaşanabilen olaylar
[ "market isleten turk amcamin alisverise gelen almani isaret edip, ciragina turistle ilgilensene demesi." ]
temmuz istanbul depremi
[ "allah korusun ama bu sıcaklarla bir bağlantısı olup gerçekleşebilecek hadisedir. umalım ki küçük çapta olsun ve can kaybı olmadan atlatalım.", "ağzını hayra aç", "sıcaklarla depremlerin ilgisi olmadığını bir türlü anlamak isteyen bireyin söylemidir.", "olmayacak deprem. açıklıyorum ; son 2 haftadır pentagon'da afetler ve kriz komisyonunu yürütüyorum ve henüz istanbulla alakalı bir karar almadık. dün bizzat benim önerimle adana-mersin depremini yaptık. bu depremi yapmamızın amacı adana ve mersin halklarını biraz monotonluktan çıkartmak istedik. haarp'ın daha motoru soğumadı. soğuyunca istanbula güzel bir deprem düşünüyoruz. saygılar. haarp türkiye sorumlusu tekelwarriors, sheraton pentagon hotel'den bildirdi. saygılar.", "silinmesi gereken ve bir süreliğine çaylağa dönüştürülmesi gerektiğini düşündüğüm bir yazarın açtığı başlık. yapmayın, açmayın şu kalıpta başlıklar. \"istanbulda deprem olması ihtimali\" vs deyin. burada ben ve benim gibi deprem şoku yaşayan, yakınlarını kaybeden kişiler var. sizi bilmiyoruz ama biz gerçekten tırsıyoruz gerçekten oldu mu diye.", "herhangi bir şekilde elbette etkilenecekleri olan ihtimaldir. fakat, bunun kanserden yakınını kaybeden insanın kanser başlıkları açanları sildirmek istemesi veya terörden kaybedenin terör başlıklarını sildirmek istemesinden farkı yoktur. olaylara faşizanca sil, çaylak et mantığı yerine, rica et, teşekkür et mantığıyla yaklaşıldığında sorunların çözümleri her zaman daha kolay olur. alsi durumda ben de, haksız yere yazar silinsin isteniyor vay efendim, o zaman bu yazar da silinmelidir gibi kısır döngüye sokarsam kimse kazançlı çıkmaz. terör olaylarında gördüğümüz gibi. not: vahametin anlaşılabilmesi için biraz abartılmıştır elbette konu.", "ağzını hayra götünü bayıra açmak", "4 eylul'de olacagi icin panik yok. o da 4-5 siddetlerinde vuku bulacaktir.+- 1er gun sapma olabilir ama oyle.", "hasiktir demek istiyorum sozluk 31 temmuza 1 dakika kala", "çok uzaklarda olduğum ve dünyayla tek bağlantım sözlük olduğu için beni korkutmuş başlıktır.götünüze koyum sizin. böyle başlık mı açılır?" ]
demet evgar
[ "tarafini gezi parkinda insanlarla beraber canla basla calisirken ortaya koymustu.kimsenin samimiyet onayina ihtiyaci yok." ]
mülteciler yabancı değil demografik yapımız aynı
[ "--- spoiler ---akp'li hülya nergis atçı: \"türkiye mültecilerin hem bizzat cazibe merkezi hem de uğrak yeri. demografik yapısı bizimle aynılar. onları çok yabancıymış gibi de kabul edemeyiz, bizim din kardeşimiz.\"--- spoiler ---https://twitter.com/…?s=21&t=zgdtqe8s_si2rojsv-scuw", "türk olarak ne zaman çöl bedevisi olduk? ne zaman arap olduk da haberimiz olmadı? t; gerçek olmayan ifade.", "o zaman git suriye'de pakistan'da yaşa.bitmedi şu mülteci sevdası arkadaş bu neymiş ya..", "kadının suratını görünce modum düştü. abla gönül güzelliğin yüzüne vurmuş yemin ederim.t: bi tür açıklama", "katılıyorum. işte o yüzden mültecilerin evlerine dönmesini istemek de ırkçılık değildir. herkes vatandaşı olduğu ülkeye dönsün.", "demografik yapısı aynı olmak ne demek? ne saçma bir ifade ne alakası var? aynıysa kabul mü edicez yani? fantastik açıklama. akp kurmaylarının fantastik beyanlarıekleme: demografik yapı, insan nüfusunun yenilenme ya da yenilenmeme durumlarını inceleyen bir disiplindir. nüfusun doğum, ölüm, evlilik gibi yönlerini inceleyerek nitel ve nicel değişimini gözlemler. bunun yanında ülkelere veya bölgelere göre nüfus dağılımlarını da inceler.", "bu kafalar ülke yönetiyor işte gerisini siz düşünün", "sadat terör örgütünün asrika ülkesi ve bop projesi kapsamında aslında bunlara göre giren çıkan yok. gençlik kollarının animasyonlu propagandası deve ile başlıyor. biz muhalif sekülerler olarak türkiye arabistan olmasın diye çabalarken bunlar, arabistan'ı ayağımıza getirdiler. halbuki arapların bile bunları fifkledikleri bile yok. büfün garezleri, \"iki ayyaş\" çıkışları, düşmanlıklarının sebebi bu. dangoz seçmen kitlesi; sığınmacılar da mı size gol değil. alın hayrını görün.", "demografik yapisi senle ayni ise, sen ve senin gibi dusunen insanlar arap kardesleriniz ile beraber laik, demokratik bir ulke olan turkiye' den gercek ulkeniz olan bir arap ulkesine gidebilirsiniz... bu arada bir kadin bu kadar mi cirkin olur!", "demografik yapı ne onu geçtim. ülkeye 10 milyon türk girse bunu karşılayacak ekonomik büyüme yok. sorun sadece kültür farkını aşalı çok oldu." ]
yüzde oy alan cumhurbaşkanı seçilmeli
[ "%30 u geçen en uzun boylu seçilmeli, bunu kabul etmeyen hain olsun" ]
tek oturuşta bira içtim yalanı
[ "arkadaş 4.den sonrasını hatırlamadığı için öyle söylüyor. kuyruklu yalan.edit: arkadaşlar başlık çığ olmuş büyümüş. galiba “bir oturuşa” açıklık getirmek gerekiyor zira bununla ilgili mesaj da aldım. bir oturuştan kastım her iş bitmiştir. akşam oturulmuştur. muhabbet başlamıştır ama yarın da iş yoktur. örneğin akşam 8’den sabah kaça kadarsa artık. bahsettiğim açık büfe otelde sabah barmenin önüne oturup geceye kadar geçen süre değil. edit2: tuvalete gidilebilir. çişe dönmüş birayı bünyede saklamayalım. :)", "18 tane içmişliğim var, 12 ne amk.edit: inanmayan suserler için haftanın 3-4 günü, gecede 8-9 şişe içiyorum.edit 2: arkadaşlar ekstra içmeyin çok zararlı.", "temiz içilir. inanmayan arkadaşları hafta sonu 15.00 da alsancak semalarında ısmarlaması şartı ile beklerim efenim. (ek olarak 1 arkadaş daha sunabilirim)", "artırıyorum.. 24 tane! evet 23'ten sonra son birayı garson ısmarladı, abi bi kasayı tamamlamadan bırakmam diye..", "12 bira dediğin 6 litre yapar. 6 litre birayı bırak su içemezsin kime neyi anlatıyorsunuz.", "ben bunu yaptım galiba inönü stadının açılışında çünkü 8-9 dan sonra sayamadım. bira üzerine tekila içtim tam üzerine sek rakıdan 1 yudum daha alayım derken kustum stada sürükleyerek götürdüler en son ne olur bitsin bu çile diyordum. sağımızda solumuzda tomalar su sıkıyor benim gram sikimde değildi.", "2 bira içince \" beni siken yok mu\" diye bağıran pembe götlü ekşiciler inanmaz mesela.", "ben hep çay bardağıyla içerim*", "içeni gördük , yalan değil. göçmenler sünger gibidir.", "12 birayı içerken en az 6 kez tuvalete gidildiği için o 6 litre hesabı pek tutmuyor. 12 bira dediğiniz çok sayı değil. belli bir yaşı geçip , evlenip normal bir hayata başlayana kadar defalarca kez 10-11 bira içmişliğim vardı. 12 - 15 arası içen kişilerle defalarca kez aynı masada bulundum ki kendisi benim arkadaşım olup halen daha aynı sayıda içiyor. bu bahsettiğim kişi 190 boyunda olup 100 küsür kiloya sahip olmasının yanında ciğer yerine sünger bulundurmaktadır.edit : bu arada bu söylediğim sayılar bira fiyatları normal fiyatlarındayken geçerliydi. artık hep 50 liralık içiyoruz." ]
saatte . entry girilecek başlık
[ "ölmesi." ]
irem derici'nin türkiye'nin en güzel kadını olması
[ "kesinlikle, vardır böyle bir gerçeklik.roma döneminde yaşasaydı tüm mimarlar, sanatçılar her yere heykelini dikerlerdi, afrodit'i, kleopatra'sı avcunu yalardı. allah sahibine bağışlasın, fizik olarak da, sanat olarak da ülkemiz için bulunmaz bir nimet. bu tür insanları baş üstü yapmamız gerekirken, kadınlarımızın kendileriyle kıyaslayıp gereksiz kıskançlıkları yüzünden hak ettiği yere gelemediğini düşünüyorum.fizik, zarafet, ses kadınlar boşuna çatlamıyorlar hasetlerinden, böyle sanat eserleri kolay yetişmiyor.", "irem derici bu iddialı cümleye bir tarafıyla güler", "topsuz futbol oyna demekten farkı yoktur", "ilkkan seni hiç dinlemedim ama bence haksızsın ya", "nasıl bir yokluksa artık", "tersten evet.", "ıssız bir adada bile pek bi şansı yok.", "dogrudur ama guzelligi asilliğinin yaninda ufak bir ayrintidan ibarettir.", "bu ülke böyle zulüm görmedi. swh", "en komik olabilir ama güzelliği çok yapay, kadın modifiye şahin gibi hale soktu kendini." ]
karşı cinste çekici gelen özellikler
[ "karşı olmasının önemi yok cins olması yeterli", "gözleri, mimikleri, bir şeyler anlatırken seni dinlemesi.", "gerçek bir hanımefendi olmalı. oturmasını kalkmasını bilmeli. ayakları yere basmalı ve mantıklı birisi olmalı. efendi olmalı ayrıca ve geçmişi temiz olmalı.bu özelliklere sahip hanımefendiler kimlikleriyle beraber müracaat ederlerse eğer nikah gününü alabiliriz. ilk buluşmaya gelinlikle gelebilirsiniz, dert etmem. evet.", "direkt sonuç (hiç uğraşma)\"gadıın olması\"", "gözler gözler gözler", "siyah külotlu çorap", "bem aramadan araması merak etmesi sevgisini saklamaması napayım öbür türlü sevgiliyi . gitsin okeyde ara taş kovalasın.", "olağanüstü saçma ve ergence biliyorum ama sigara içmesi.....", "yusyuvarlak, dolgun ve ölçülü bir göt", "kendini geliştirmiş, çabalamış bir kadın her daim çekicidir" ]
buram buram sonbahar kokan şarkılar
[ "birinci sıraya kesinlikle fleetwood mac'in parçalarını koyacağım şarkılardır. bir sara olsun, the chain olsun. şu an ağlıyorum ve entry giriyorum biliyor musuntabii seattle dörtlüsünden soundgarden, alice in chains, pearl jam şarkıları da olmazsa olmaz. elin ecnebisinin listesinde fleet foxes falan da var, elin yerlisinin listesinde the dead weather da var. aradığınız melankoli olsun.ama bence direkt o ruhu hissetmek için en kısa yoldan ahs'nin* coven sezonunun sondtrack listesini açın. bu kadar buram buram sonbahar kokan bir sezon ve soundtrack listesi görmedim ben." ]
yaşına kadar baba olamamış erkek
[ "kendi adıma üzücü gerçek.3,5 sene sonra dahil oluyorum.yani şöyle bi düşünüyorum da bu hissi tadamayacak kadar kötü bi insan mıydım? bence hayır. her kadından çocuk yapacak ya da bi kadınla sadece çocuk için evlenecek biri miyim? o da hayır.evet, geriye tek bir seçenek kalmış oldu. sevdiğin kadınla çocuk yapmak mümkün mü? onun cevabı kesinlikle hayır.bazı gerçekleri 3,5 sene öncesinden kabul etmek gerekiyor.", "üzmüş başlıktır.“vardı” bir hayalimiz…", "normal erkektir. 35 yaşından sonra çocuk sahibi olur.", "kadının yaşı kaç olursa olsun erkek 30 üstü ise çocukta anomali riski yükseliyor beyler ona göre elinizi çabuk tutun. o hastalıklar düşükler sadece yumurta kalitesi değil spermle de ilgili ama tüm ihale kadına kalıyor.", "33'üm baba değilim muhtemelen 35te de olmayacağım ne kaybettim hiç.", "belki de olmuşumdur da haberim yoktur. olamaz mı. olabilir.", "buyrun benim. baba olmayı tercih etmemiş denirse daha doğru.", "aman tanrim bu benim! derhal sevismem gerekiyor! spermlerimi guven icinde birakabilecegim kadinlar iletisime gecebilir. ama cocuguma iyi bakacaginizdan emin olmaliyim!", "belki olmuştur lakin haberi yoktur ;))", "o kadar prezervatif bunun için var zaten. şimdi biz buna olamamak mı olmak mı olmaktan kaçınmak mı demeliyiz?" ]
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
[ "gunluk hayatta \"hassssiktiiiiirr\" cektiren olaylardir bunlar... umut sarikaya kosesinde kimi haftalar herbirini dayar gozumuzun onune, \"evet lan\" dedirtir...*en cok bilineni: montla sicson donemlerdeki orneklerinden iki tane vermek gerekirse:perde takarken atlanmis kornis ve islanmis taze ekmek*", "bitmiş şampuan içine su dolduran anne", "misafir olunan evde büyük hacet giderdikten sonra tuvaletin sifonunun çalışmadığını ögrenmek.", "öğrenci evinde duş alırken duş başlığına yakın arkadaşa ait kıllı lif in kafaya seğirtmesi.", "mutfakta kahvaltı için hazırlanan büyük tepsinin kapı ile aynı genişlikte olması, tepsiyi uçtan tutmak, ağırlık ağırlık, titret titret..", "yeni kapladığın defterin kapağının bir türlü kapanmamasının hiti olduğu tanımlardır. sadece mutsuzluk değil, başarısızlık hissi de yaşatır bu kapanmayan defter.", "misafirlikte tuvaletin taşması.aslında mutsuzluktan ziyade, korkunç ve trajik bir olaydır.**", "kola sisesi icinde saklanan pekmez", "bana mutsuzluğun resmini yapabilir misin umut?", "tatilin ilk gecesi, yorgunluktan bitap olmuş gözler ve gündüz pancar ettiğiniz tenle, bodrumda, klimasız bir pansyon odasında sineklerle kavga ederek uyumaya çalışmak." ]
survivor all
[ "survivor nihat burası survivor beyler", "3t taçmin goş", "hakan hatipoğlu, taner tolga tarlacı, merve oflaz gibi survivor'da iz bırakmış yarışmacıları tekrardan dahil ederlerse hakikaten güzel bir program olacağını düşünüyorum.", "buralar çok değerlenecek", "şurdan bi dönüm arazi çevirelim", "milliyet'in haberine göre de 2015 de tv8' de yapılacak olan yarışma. güzel olacağına inanıyorum. 3t, hasan, nihat, merve, duygu gibi yarışmacıları tekrar görmek güzel olacaktır diye düşünüyorum.", "taner'in instagram'da orda burda her yerde henüz kendisini kimsenin aramadığını, 8 kişinin kesinleştiğini, eğer çağırılmaz ise adaya helikopter ile havadan atlayacağını söylediği yarışma. merve oflaz, duygu çetinkaya, hasan yalnızoğlu, pascal nouma, hilmicem intepe kesin deniyor. pascal varsa nihat doğan olmayabilir diyorum. malum bi dayak kötek olayı olmuştu geçmişte. not: kpss sorularına bakarken bu haberleri nerden gördüm de gelip buraya da yazdım bilemiyorum... ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketlere örnektir.", "yalnızca aklıma gelen ve mutlaka bulunması gereken isimleri kendime göre aktarmam gerekirse:hilmi cem intepemurat ceylanbozok görenümit karancengiz coşkundoğukan mançoderya büyükuncupascal noumaturabi çamkıranyiğit dikmengökhan keserhakan hatipoğlunihat altınkayahasan yalnızoğlu3thanımefendilerden güçlü olanları aklımda kaldığı kadarıyla:ayşıl özaslan ( survivor tarihinde şuana kadar ki açık ara en güçlüsüdür, hanımlar bazında )merve oflazbegüm yücetanmerve aydınsahra ışıkberna canbeldek ( kesinlikle bulunması lazım, eğer ki sahra'ya karşı tahrik olmasaydı herkesin eline vermeye devam edecekti ve ayşıl'dan sonra gördüğüm en dominant yarışmacı olabilir )duygu çetinkaya11 vs 11 bu kadro ile gerçekten inanılmaz zevkli olur, oyun performansı ve rekabet üst düzeyde olacağı için reyting rekorları kırar. acun medya ekimi mutlaka takip ediyordur, nabız yoklamaları yapıyorlardır. bu kadro gerçek all-star, aklınıza not edin derim ;)edit: aklıma geldi de birde serdar kılıç'ı koyacaksın o adaya, daha sonra arkana yaslanıp izleyeceksin, peh...edit 2: projesi olanlar, iş yoğunluğundan dolayı katılamayacaklar olabilir. alternatif olarak alpay özalan, murat başoğlu, sarp levendoğlu, berk oktay gibi isimler üzerinde durulabilir.", "acun ılıcalı biliyor ki 3t'yi idare etmek zor bu yüzden de çağırmayacaktır ama 3t olmazsa olmaz acun!", "sebebi neydi ki" ]
yapılmış en aptalca dalgınlık
[ "az biraz muhafazakar bir ilimizde umumi bir helanın kızlar tuvaletine dalıp işimi bitirmiştim..çıktığımda kadınlar bakıyorlardı, gülüyorlardı, bazıları katılıyorlardı; tuvalet görevlisi ise pek gülmüyordu, temiz bir azar işitmiştim.. sonra kaçarak uzaklaştım o ilden tabi, bir daha oradan geçmem herhalde..", "bir yaz gunu annemin kom$uya gitmesi ve evde yalnizken cani sıkılıp \"bende gitcem/di$ari cikcam\" mantigi ile acele ile giyinmek,evin kapisini kapatip merdivenlerden inerken altina sort giymedigini farketmek..evin anahtari annemde oldugu icin mal gibi evin kapisina geri donu$ yapip anneyi beklemek..apartman sakinlerinin,kom$ularin gormesi ustune \"oolum napiosun sen burda?\" gibi sorulara bogurup aglayarak yanit vermeye cali$mak.. kucuktum", "akşamdı... habire gidip nescafe almak zor oluyor diye, büyükce bir kavanoz ayarladım, yarım kavanoz nescafe'yi içine boca ettim, ardından kavanozumsu coffee mate'i ekledim kavanozuma, şeker boldu, bol olmalıydı, yığdım, güzelim içeceğimi karıştırmak üzere yemek kaşığını da hazırlamayı ihmal etmemiştim...sıra suya geldi, su doldukça, kahve suya batmadı, coffee mate su yüzünde kaldı, çok çirkin görüntüler wardı, \"haskter\" dedim içten ama \"yok lan o kadar salak değilimdir\" diye durmadım sanırım, kavanoz[ayh] ağzına kadar dolunca anlaşıldı ki, soğuk suyu doldurmuşuz paso... sonra işin yoksa, yıka kaşığı, yıka kavanozu, yıka ellerini, yıka... yuha...", "fotograf cekmek icin sehir turuna cikmak. filmi bitirip makineyi actiginda icinde film olmadigini görmek.", "vakt-i zamanında yüzme bilmediğimi unutup havuza mutena saltolarla dalmıştım da, \"ulan boğuluyoruz yaa şuna bak\" diye düşünürken biri gelip almıştı beni dipten.", "buzdolabinda birakilmi$/bekletilmi$ yarim litre bozuk sutu ayran sanip kiymali+patatesli borekle afiyetle yiyip icmek..hatta tuzunu az bulup tuz eklemek gida zehirlenmesi", "kafamda kulaklikla oyun oynarken, kulakligin bagli olmadigini, seslerin speaker'dan geldigini bayagi bir sonra farketmem . bir de o kadar havaya girmi$tik breh deryalar .", "sinava girerken gerekli bir belgeyi evde unutmaktan daha aptalcasi, evde unuttugunu zannedip tekrar eve donmektir. ba$ima gelmi$tir..edit: işbu entry değişik zamanlarda sma hastası bebişler için editlendi.", "en aptalcasi olmasa da en yenisi oldugu için paylasmak istiyorum bunu: dün gecenin geç ya da bu sabahin erken sayilabilecek bir saatinde yatmisken birden garip sesler duydugumu fark ettim. sanki kafamin içinde bir kadin çigliklar atiyordu. oldukça hafifti, fakat vardi iste, ordaydi. vücudumdan geliyordur filan diye ikna etmeye çalistim kendimi, fakat yok yani, beynimin içindeydi olay. feci korktum. tamam dedim, aha iste, psikoloji okuya okuya psikotik oldum, auditory hallucination derler buna, sizofreninin kadinlarda baslama yasidir tam da benim yaslarim, ailede de yoktu ama, ben gittim iste, geçmis olsun.dayanamadim o sekilde daha fazla yatmaya, kalktim. kalkarken bir seye takildim lakin: teybe taktigim kulakliga. megersem radyoyu açik birakmisim ve de yastigin altina girmis kulaklik; ses ordan geliyormus. korkunç derin bir rahatlama oldu dogrusu yasadigim. :-)bunun disinda aptalca olmanin ötesinde nerdeyse patolojik sayilacak bir dalginligi 95 senesinde, habitatta çalisirken ve yaklasik 40 saat uykusuzluktan sonra bir aksam yapmistim: arkadasimla telefonda konusuyordum.. ben normal normal anlatirken arkadasim birden tuhaf bir tavir içine girip, \"lacrima, iyi misin sen, geleyim mi oraya\" filan demeye basladi. \"niye ki, ne oldu\" dedim.. megersem bes dakika önce anlattigim bir olayi daha önce hiç anlatmamis gibi yeniden anlatmaya baslamisim. hiç farkinda degildim dogrusu. onda da korkmustum biraz, ama uykusuzluguma vermek istedim bunu, verdim.", "az once odamdan hic cikmiyim gece , gideyim kendime bi termos cay yapiyim mantiginin ardindan, caydanliktaki suyu termosa bosaltip termosun kapagini caydanliga takmaya kalkismak , son anda farkedip yuvarlak kapagi tutamayip kaydirmak,kaynar sudan kepceyle termos kapagi avlamak, annemlere bakin ben salagim dediimde \"bende yaptim aynisini bugun\" diyen annenin cevabi uzerine geneteik herhalde ustume gitmiyim demek, bunlarla yetinmeyip buraya yazmak evde aileden ayri oturmak" ]
yazılımcı krizi
[ "2022 ocak ayı sonu zamların belirlenmesi itibariyle başlayacak kriz. şu an bile yazılımcı bulmak çok zor. çoğu büyük ölçekli firmada yazılımcı kadroları 3te1 oranında azalmış durumda ve gidenin yeri hem ekonomik nedenlerle hemde insan kaynağı eksikliği nedeniyle doldurulamıyor. 2022 özel sektör zamları belirlendiğinde enflasyon ve dolar artışı daha doğrusu tl değer kaybı karşısında ekonomik olarak ezilen yazılımcılar iş değiştirmeye başlayacak. ilk etapta kalifiye olanlar yurt dışına çıkacak. sonrasında yurt dışına özel sebeplerden yada yetkinlik eksikliği nedeniyle gidemeyenler yurt içi iş değiştirecek. nisan ayına gelindiğinde ocakta iş değiştirmeye karar verip iş değiştirenlerin yerini doldurmak isteyen firmalar nitelikli yazılımcı bulamayacak ve iş yükünün mevcut ekiplerde iyice artmasından dolayı kalan yazılımcılar da iş arayışına başlayacak ve bu kriz giderek derinleşerek devam edecek. en sonunda iş kalitesinin giderek düşmesi, mutsuz çalışanlar ve tüm bunların sonucu oluşan üretim kaybıyla ülkemiz adına muazzam bir zararla sonuçlanacak. piyasada insan kaynağı danışmanlığı yapıp sektör maaş skalasını belirleyen yurt dışı menşeili firmalarda bu durumda yanan ateşi iyice körükleyerek belirledikleri maaş skalaları ile bu krizi derinleştirecek ve yurt dışına nitelikli iş gücünün kaçma hızını arttıracak. 13 yıldır sektörde olan bir yazılımcı bildirdi.edit: baya mesaj atan oldu. yorumlara baktığımda her kafadan bir ses çıkıyor klasik olarak. konu tabi ki çok boyutu olan bir konu. ama neyi kastettiğimi daha iyi anlayın diye açmak gereği duydum. madde madde gidelim.neden yazılımcı krizi? çünkü en genel geçer branş bu i.t. sektöründe ve konunun özünü detaylarda boğmamak için yazılımcı diye genelledim. yoksa bir siber güvenlikçi, veri analitiği uzmanı yada devops vb. uzmanlıklar içinde geçerli bu durum.neden kriz? çünkü alanında uzman bulunamayacak ve bulunanlar mevcut artan iş yükünü karşılayamayacak nitelikte ve sayıda olacak ve kurum için finansal yada itibar kayıpları yaşanacak. akbank'ta olanlar malumunuz. ayrıca olayı sadece küçük firmalar için düşünmeyin bugün çok stratejik enerji, finans, savunma gibi sektörlerde ciddi kaynak ihtiyacı var. tabi ki küçük ölçekli firmalar yazılım ihtiyaçlarını dışarı yaptırabilir ama orada da normalin dışında fiyat artışı olacaktır. söz konusu entry kurumsal büyük ölçekli firmalarda ki durumdan bahsetmektedir ve söz konusu firmalar udemyden 3 eğitim alan ve kendini uzman sanan kişileri zaten işe almamaktadır. 3 ayda uzman olmak ve sektöre girmek hayallerinizi internet kafede wordpress site yapıp satmak ile sınırlayabilirsiniz.( küçük bir parantez açayım kendini geliştiren insanın diplomaya ihtiyacı yok bu sektörde. yetkinliğini kanıtlayabileceği bir çok yöntem mevcut ancak üni mezunundan daha fazla bir çalışma ve tutku gerektiriyor)neden hindistan'dan yazılımcı getirilerek çözülemez. çünkü piyasa tek boyutlu değil.burada yazan herkes kendi perspektifi ile yazmış haliyle ama işin kültürel uyum boyutu, yapılan işin kalitesi, güvenlik tehlikeleri gibi bir sürü unsur var. akbank 2012 yılında hintlileri getirip çalıştırmayı denemişti.sonucu fiyasko oldu. güzelim projeleri piç edip gittiler.sonra bir de projelerin tekrar düzeltilmesi maliyeti oluştu. iş yapış kültür ve ahlakları daha farklı olduğu için yada bizim kültürümüze uygun olmadığı için tutmadı.neden yazılımcılar kendini beğeniyor olmazsa olmasınlar yada yeni mezunlar kendini yetiştirir neden adam bulamasınlar? yazılımcılar kendini beğenmiyor. siz masa başı iş diye sığ bakış açısına sahipsiniz. yazılımcılık türkiye'de oldukça stresli ve ağır sorumluluk ve yoğun bir tempo gerektiren bir meslek. ayrıca sürekli kendini geliştirmek gereken bir meslek. bunun dışında ekip çalışması gerektiren, insan ilişkilerinde başarılı olmak gereken bir meslek çünkü sürekli insanlarla diyalog halinde olmayı ve onların dertlerini çözmeyi gerektiren bir meslek.kendimden örnek vereyim. kariyerimin bir kısmında kullandığınız çeklerin 4 milyon müşterisi olan bir bankada ki alt yapısını geliştirdim. benim kodlarım hala orada çalışıyor ve siz ticaret yaparken o alt yapıyı kullanıyorsunuz. esnaf olan bilir çek olmasa türkiye'de kobiler patlar.yani esnaf arkadaşlar çek alt yapısını ben ve benim gibilere borçlular yoksa çek sahteciliğine kurban gidip kepenk kapatan çok olurdu. kariyerimin başka bir kısmında bir fabrika da yazılım geliştiriciydim. şu an fabrikanın ısınıp soğuması yada planlama ve kapasite akışları benim yazılımlarım üzerinden yapılıyor. orada çalışan işçi eskiden çok sıcak yada soğuk olduğunda küfür ediyorken şimdi iot ile fabrika otomatik ısınıyor ve arkasında bir yazılım olduğunu bile bilmiyor. yada şu an bir telekomünikasyon firmasindayım. izlediğiniz yayınları crm tarafında benim kodladığım projeden satın alıyorsunuz. maç yada film izlerken bunu hatırlayın(tyler dourden gibi oldum. do not fuck with us). işin içine sağlık, savunma vb. tüm alanları dahil edebilirsiniz. yazılımcı sadece kendi işini yapmaz sizin işinizi öğrenip ona bir çözüm üretir. daha da açabilirim ama anlamak isteyen zaten anlayacaktır.neden iklar buna birşey yapmıyor? çünkü iklar kendi derdinde olan memurlar. amaçları bir sorunu düzeltmek değil ve yetkinlikleri geneli kapsamadığı için buradaki sorunu göremiyor, görmeye kapasiteleri yetmiyor yada yüzleşmek istemiyorlar.bence işlerine gelmiyor.neden dolarla maaş? ben böyle birşey demedim. bence sadece yazılımcı değil tüm çalışanlar hak ettikleri ücreti almalı. buradaki sorun yazılımcıların ikamesi olmaması yada ikame ettiğinde hem yerini dolduramamak hemde bir yazılımcının ikame olması 3-8 aylık bir süreçtir bu süreden sonra olması gereken verime ulaşabilir. proje ve ortamı tanıması gerekir. ayrıca bir yazılımcıyı işe almak için ik süreçlerinde harcanan para 20 k civarı. bunuda kenara yazın.neden zarar etsin firmalar? yukarıda örneklerini verdim ama ciddi üretim kaybına neden oluyor kalifiye eleman eksikliği. örneğin kaynakçı bir adam düzgün kaynak atmadığında ilgili materyal kullanılırken yani production ortamında kırılınca ne olur? evet para ve itibar kaybı hatta belki can kaybı olur. şimdi düşünün tren otomasyonu yapıyorsunuz ve production da kritik bir bug çıkıyor evet sayın ekşiciler artık bir katilsiniz. sizin ekibiniz yüzünden tren kazası oldu. her ne kadar ütopik olsa da hapis cezasına varan durumlarla yüzleşmek mümkün.know how kaybı olayına da burada değinmek gerekiyor. yukarıda bahsettiğim firmalarda çalışırken hem o firmaya ait kurumsal kültürü, hem iş yapış prosedürlerini hemde faliyet alanına ait bir çok know how ediniyorsun. sonra işten ayrıldığında bunların hepsi çöp oluyor ve yerine alınan kişi bu know how ı edinene kadar ciddi süre geçiyor.peşine oda gidiyor zaten.neden ik danışmanı firmalar bu duruma mum dikiyor? bunu şu entrydem görebilirsiniz.özetle her alanda olduğu gibi bu alanda da nitelikli personel bulamama sorunu var. ancak bu alanın farkı yazılımcılar diğer branşlara nazaran istedikleri maaş tutarında ve lokasyonda iş bulabilme imkanına sahipler. bu konuyu diğerlerinden ayıran durumda bu ve bu durumda yazılımcı bir şekilde kendini kurtarır güzel kardeşim ama bunun faturası da görmüş olduğunuz gibi hepimize çıkar.son edit: baya bir gündem oldu bu konu ve bir kaç gazete de haberleştirmişler. umarım birileri için farkındalık oluşturmuştur bu yazı. zira an itibari ile ben de bu ülkede vatandaş olarak sevilmediğimize ve istenmediğimize kanaat getirdim ve yavaştan yurt dışı iş arayışına başladım.", "haklı tespit. arbitraj imkanı olan her iş kolunda etkileri hissedilecek bir yetkin işgücü krizi kapımızda. zaten bir o eksikti. buyursun gelsin.", "düzgün maaş vermeden 3 kişilik işi 1 kişiye yaptırmaya çalışırsanız kriz var dersiniz. bu çok normal.", "kriz olmaz derken çalıştıracak adam bulamazsan kriz olur tabiki de. yurt dışına fatura kestirerek iş yaparsın sonra adam bulamazsan. arz olmadıktan sonra talep olması neye yarar dediğim kriz.", "kesinlikle doğru tespitler içeren bir giriye sahip kriz başlığıdır. bunun tek çözümü, pazartesiden geç olmamak üzere, yazılım şirketlerinin ekiplerine bir şekilde hukuka uygun modelin bulunup, bugünkü tl maaşlarına gerekli gerçek enflasyon düzeltmesini yapması ve maaşlarını euro ya da dolara endeksli bir modele geçirdiklerini bildirmesidir. bu ülkede enflasyon/kur/açıklama beklemekten kimse çalışamaz oldu. bu bahsettiğim senaryo yapılmadığında yazılımcı 1 kaybediyorsa şirket 5 kaybedecek ve büyüklüğü ne olursa olsun dükkanı kapatmak zorunda kalacak 2023'e kadar.", "her bokun krizi olur, hatta temizlikçi kadın krizi bile yaşanır bu ülkede ama yazılımcı krizi yaşanmaz. yaşanmaz çünkü zaten akıllı olanlar bugün bile istedikleri ülkede istedikleri gibi iş bulabiliyor. yazılım dünyasının türkçesi ingilizcesi yok. tek dil... bize de masallardaki gibi denyolar kalıyor. web sitesi kurup server yedeklemekten öte iş yaptıkları yok. e bunu da yakında otonom sistemler kendileri halledeceğine göre. yazılımcı sorunu çıkması, euro'nun 2tl olmasından daha zor gibi görüniyaağğğ...", "dolar'a euro'ya endeksli maaş verebilmek için şirketlerin de euro/dolar endeksli kazanması lazımdır. türkiye'de sözleşmeler tl bazlı yapılabildiğinden, yazılım şirketlerinin bu durumda yurtdışı müşterilere fatura kesiyor olması gereklidir yoksa tl kazanıp dolar ödeyerek batarlar.ikinci problem ise kurlar artarken artacak maaşların, kurlar düşerse (olmaz olmaz demeyelim, illaki arada bir olur) düşüp düşmeyeceğidir. kurlar düşerse işveren maaşı azaltamaz çünkü bu haklı iş fesih sebebidir, yani bu durumda da şirketin sürekliliği tehlikeye girer.özetle, yurtdışına iş yapmayan yazılım şirketlerimizin maddi olarak memnun edemeyecekleri yazılımcılarının ayrılma riskidir 2022 için.", "olmayan krizdir. ekmek almak için saatlerce sıra bekleyen insanlar varken buna kriz dersek komik olur. çalışan kalitesi düşer, maaşlar yükselir bir çözüm bulunur. o pamuklar arasındaki hayatınız zarar görecek diye her şeyi kriz olarak sunmayın derim.edit: doktor kriziyle falan kıyaslayan var. dostlar, abiler, ablalar sıradan çalışanlar olarak kendinizi çok yukarda konumlamışsınız. kendim de bir yazılımcıyım, yaptığımız iş ortada. şirketler için klasik çalışanlarız. yüksek paralar kazanıyorsunuz diye yokluğunuz kriz yaratmaz.", "kriz hep vardı, ancak bu yıl rekabet eli güçlü olmayan firmaları daha da çok zorlayacak. türkiye yazılımcı piyasasında ücretler aşağı yukarı bellidir, yeni başlayan 1000 dolar civarı, 10 yıl deneyimli minimum 2000 dolar. kur biraz daha kanıksansın bu durumda; - yeni mezun minimum 15bin, - 5 yıl civarı deneyimli minimum 25bin- 10 yıl civarı deneyimli minimum 35binisteyecektir. yurt dışı ile iş yapanlar veya büyüyen kurumsallar basar geçer bu parayı, gerisinin işi zor.bu arada kur yükselmeye devam ederse bu rakamlar da kurtarmaz.", "açık söyleyim dil sorunu olmayıp yazılımda kendini geliştiren az kazanan hiç yazılımcı tanıdığım yok. saçma sapan yerlerde 3-5 kuruşa çalışmanın bir mantığı kalmadı türkiye’de. bahane üretmeden dil öğrenin bir yazılım dilinde ve genel olarak işin mantığında kendinizi geliştirin en kötü 3000$ civarına kolaylıkla iş bulursunuz. diploma falan hikaye artık. iş bilmek yetiyor.not: boğaziçi ünv" ]
yurt dışında yaşanan dumur olaylar
[ "yıl 2008 bükreş aylardan aralık, noel zamanı yaklaşmakta. ben de o ara çıkan krizde topu diken bir inşaat firmasında çalışıyorum. şirket bana dacia logan araba verdi onunla şantiyeye gidip geliyorum. sabah şantiyeye geldim fark ettim ki cüzdan yok yanımda, ehliyet mehliyet hiç bir şey yok. akşam bizim tarafa giden birine beni de bıraksanıza cüzdanı unutmuşum dedim, yok abi burada polis çevirmez dedi. iyi dedik, tabi ki çevirdi. ehliyet yok yanımda, kimlik vesaire hiç bir şey yok. poliste sıfır ingilizce, ben de sıfır romence, şirketten romence bilenleri arıyorum açan yok telefonu. türkçe söylendim hay şansıma tüküreyim gibisinden. polis türkçe sen türk müsün dedi, evet dedim. sende yok ehliyet arabayı alacağız, sen de gelecek polise diyor. ya dedim etme eyleme ev şurası, araba kalsın ben 5 dakikada gider alırım falan, yok olmaz, amir yollamıyor seni. yapma işte bak ev şurada işte hem sen bu türkçe'yi nereden biliyorsun dedim aklım sıra istanbul, bursa falan diyecek de ben de muhabbeti koyulaştırıp yırtacağım. ev arkadaşı türkmüş o öğretmiş falan. en son ağzından baklayı çıkardı, siz dedi türkiye'de ne yapıyorsunuz polis ceza yazmasın diye ondan ondan lazım dedi. bir taraftan tamam sıyırdık diyorum, öbür taraftan ibneye bak öğrenmiş ama rüşvet kelimesini de bilmiyor falan diyorum. neyse plakayı aldı, eve git getir evraklarını dedi, zaten ev dibimizde gittim aldım geldim iyi tamam dediler yolladılar. tl karşılığı 90-100 tl civarı bir parayı indirmişti ibneler. ertesi gün şantiyede romen şoförler, noel zamanı ya yaparlar öyle şeyler dediler. ulan şansa bak aq, elin romanyasında türkçe bilen polisle rüşvet pazarlığı yap." ]
meral akşener
[ "edit 2: açık açık özür diledi, göremedim dedi. helal olsun. ilk defa bir siyasetçi ''kaybettik, hata ettim. özür dilerim'' dedi. önleri kesilmek istenen iki adaya sahip çıktım ama her türlü hakarete uğramama rağmen göğüs gerdim. onları paçalarından tutup aşağı çekenlere engel olamadım.edit: akşener acayip sert girecek. herkesin ağzının payını ver lütfen...bugün gerçekten çok önemli bir konuşma yapacak lider. tarih ise çok anlamlı. günlerdir bunu bekliyorum diyebilirim. zira yıllardır hayalini kurduğum, akp ve chp arasına sıkışmış siyasetten bir kırat gibi topuklarını yere vuracak, toprağı havaya kaldıracak ve dumanın arasından süzülüp gelecek bembeyaz bir umuda ulaşma ihtimalimiz var.6 mart hariç beni hiç ama hiç hayal kırıklığına uğratmadı. 6 mart tarihinde masaya dönmesi hata mıydı, evet. ama dönmesi gerekiyor muydu ona da evet. bugün her ne kadar yenilginin sorumluluğunu üstüne atmaya çalışsalar da herkes kimin sorumlu olduğunu gayet iyi biliyor. ayrıca 6 mart muhalif tarafın da bize ait olmadığını o gün anlamamıza vesile oldu. ilaveten son günlerde masaya dönüş için çalışma yapan birtakım muhterisleri de görünce kadının nasıl sıkıştığını şimdi anlayabiliyorum.kk'nın adaylığına karşı çıktığımız için beşli çetenin aparatı, gizli akp'li, vatan haini olduk. biz, 1500 genç akşener'e ulaştık ve nolur bir şeyler yapın dedik. o da 3 mart'ta ne dediysek onu söyledi.kk'nın ve dört partinin ahlaksızlığını herkes göz ardı etti. herif vekillik dağıtıp cb adaylığını dayattı ve bu dayatma ile de herkesten firesiz oy istemek gibi bir saçmalığa imza attı. olsun yine de gidip bağrımıza taş basıp oy verdik. bu saatten sonra değil akşener, atatürk kalkıp mezardan ''evladım ittifak yapın ve oy ver'' dese ''atam seni severim ama maalesef hayır'' derim.artık akşener'den tek beklentim bu ülkede bir türlü kimsenin beceremediği o üçüncü yolu açmaktır. ve biliyorum ki bunu akşener'den başka hiç kimse başaramaz...", "sevgili dostlar üzgünüm ama yapacağı açıklamanın zerre miktar önemi yok artık. söyleyeceği lafların, atacağı adımların hamlelerin hiçbir önemi yok. kimsenin umrunda değil ve kimse merak da etmiyorbitti artık uyanın.", "dümeni akp ye doğru kırarsa şaşırmayın", "merkez sağa hakim olabilmek adına partideki gerçek türkçü ve atatürkçü isimlerin pasifize edilmesine, dışlanmasına göz yumdu. siyasi olarak cesur kararlar almasını ve keskin hamleler yapmasını engelledi bu tarz toleranslar. ortada halen buğra kavuncu ve benzeri isimlerin şaibeli kimlikleri, tartışmalı geçmişleri varken iyi partinin çizgisini netleştirmesi çok zor. buna rağmen siyasiler içindeki bir çok isimden çok daha cesur ve vatansever bir isimdir meral akşener. özellikle 6 lı masa döneminde aday olarak mansur ve ekrem e yol vermesi tek derdinin değişim ve ülke menfaati olduğunun kanıtıdır. amma velakin bu iki korkak belediye başkanı kendisi kadar cesur olmadıkları için ortada bırakılmıştır. siyasi tarihin en büyük satışlarından biri bu kadına yapılmıştır. şahsi fikrim ümit özdağ'ı kaybetmesi büyük yanlıştı. artık türkiye'de her renge giren adamların bukalemun siyaseti bitmeli. net, keskin çizgiler hakim olmalı. fetö geçmişi olanlarla, siyasal islamcılarla bu iş yürümez. bu insanların ait oldukları bir parti var ve hali hazırda 22 senedir ülkeyi yöneten bunlar.", "1. ve 2. yol rahat ve konforludur. 3. yol ise engebelerle dolu fedakarlık isteyen bir yol. ne kendisi, ne de partisindekiler 3. yola gelemez. ağızdan çıkanlara değil eylemlere bakın.", "bugünkü konuşmasında 3. yol, yeni bir soluk gibi kavramların ortaya çıkmasını pek beklemediğim siyasetçi. seçimden sonra sadece ankara kongresinde konuştu. gaz bir konuşma yaptı, öfkeli bir şekilde. hepsi bu. lütfederse bir de bugün dinleyecekmişiz kendisini. halbuki seçimden sonra neler neler oldu, ülkenin dile getirilebilecek hangi sorunları oldu, iyi parti hiçbirini takip etmedi.varsa yoksa, milli bayramlar, önemli şahsiyetlerin doğum ölüm yıldönümleri, anmalar.", "süleyman soylu’ya 5 kuruşluk, sabahattin önkibar’a ise 500.000 liralık dava açmış. kılıçdar da rte’ye 5 kuruşluk, jahrein’e 500.000lik açmıştı. kim 500 milyar ister15.000 internet kullanıcısı hakkında da hakaretten işlem başlatmış. avukatları tek tek arayıp şu kadar para göndermezseniz dava açıcaz hapis yatarsınız diyormuş. link", "seçim başarısızlığının kk'dan daha büyük bir sorumlusu varsa o da meral akşener'dir. 6'lı masa liderlerinin (temel karamollaoğlu hariç) hepsinin gafları ve sabotajları oldu ancak 4 mart'ta başlayan (belki de daha doğrusu pik noktasına ulaşan) süreçte akşener'in sert ve geri dönüşsüz sözlerinin büyük yara açmadığını söylemek mümkün değil. ne olmasını bekliyordu o laflardan sonra?bunun üstüne kk'yı eleştirdiğimizin benzeri bir durum söz konusu. kk yenilgiyi üstlenmedi, peki meral akşener? çıkıp da başkasına bok atmadan kendi yenilgi sini kabul etti mi? hayır, kendisinden ve partisinden başka herkeste suç buldu resmen. seçim öncesinde %16-17 oy oranları geziyordu ortalarda, hatta %20 olur mu acaba diyorlardı. sonuç %9,75. daha seçim kazanılmamışken başbakanlıktan bahsetmeye başlayan bu kişinin ve partinin mi çıkaracağı anketlere güvenecektik aday çıkarma sürecinde de?söylediğinin bir önemi kalmayan siyasetçilerden biridir.", "ülke şu anda tamamen kaderine terk edilmiş durumda. iktidarın zaten ülke ile ilgili yapıcı bir düşüncesi / planı yok, muhalefetin de iktidara çanak tutan ve adeta onların destek kuvveti gibi davrandığı bir politikası var. işte muhalefette de bu durumun müsebbibi olan iki kişiden biridir meral akşener. ( diğerinin adını herkes biliyor zaten ) başka da bir şey demeye gerek yok.", "meral aksener bir siyasi enkazdir. basbakan olacam ben diye ortada dolanirken dimdizlak ortada kalmistir. kk secimi kaybedince turk milliyetciligi ve ataturkculugun yukselisini goren aksener hic utanmadan, arlanmadan turk demeye, milliyetci soylemlere baslamistir. ama artik herkes aksener'in gercek yuzunu gordu. kimse asli varken suretine oy vermez. turk milliyetcileri ve ataturkculer bu saatten sonra iyi partiye ve aksener'e asla teveccuh gostermeyecektir. ama ne yapsa bos. cunku iyi partide bugra kavuncu var. bugra kavuncu'nun oldugu yerde milliyetcilik olmaz, ataturkculuk olmaz. bugra kavuncu denen adam siradan biri degil, iyi partinin 2 numarali ismidir. iyi partiyi perde arkasinda yoneten kisidir. 2018de iyi partinin istanbul il baskanligina orta asya'dan bugra kavuncu gelirken, ayni sene chp'nin il baskanligina canan kaftancioglu gelmistir. daha sonra bu ikili iyi parti ve chp'yi fiilen yonetmeye baslamistir ve bugra kavuncu su anda iyi partinin 2 numarali ismi olmustur. kk, kaftancioglu'nun butun bagajlarina ragmen, sakine cansiz'i savunmasina ragmen, sozde ermeni soykirimi hakkindaki laflarina ragmen kaftancioglu'na sahip cikarken, ayni sekilde aksener de akrabalari komple fetocu olan, iyi parti kurucusu umit ozdag'in uyarilarina ragmen kavuncu'ya sahip cikmistir. kaftancioglu ile kavuncu'nun atamalarini yapan kisi ayni kisidir. o kisi hem chp'yi hem de iyi partiyi sekillendiren kisidir. turkiye muhalefetini sekillendiren, turk toplumunu sekillendiren kisidir. https://www.hurriyet.com.tr/…bu-fotografta-41643578https://t24.com.tr/…uncu-hakkinda-feto-imasi,910197umit ozdag, bugra kavuncu feto ile iltisaklidir, partiden atilsin dediginde meral aksener \"hayir, bugra kalacak, sen git\" diyip iyi partiyi binbir zorlukla kuran, olum tehditleri alan umit ozdag'i tasfiye edip, iyi partiyi merkeze cekmek icin milliyetcilerden kurtulmak gerektigini dusunmustur. gelinen noktada kk secimi kaybedince hic utanmadan, arlanmadan ataturk demeye, milliyetci soylemler vermeye, 30 agustos gibi tarihlerde milliyetci bulusmalar duzenlemek zorunda kalmistir." ]
çülerin başından geçen doğaüstü olaylar
[ "rüyamda mesaj attım ve hemen arkasından telefonumun kontör gitti mesajıyla uyandım. biri bana bunun nasıl olabildiğini açıklasın. rüyamda attığım mesajdan bile para kesiyorsun allahsız turkcell diyerek bağlayayım şimdilik." ]
kk'nın tapeleri sahteydi demesi
[ "17-25 aralık sürecindeki sahte ses kayıtlarını kim yaptı?-fetönerede yapıldı?-abd ve kanadapeki bu sahte ses kayıtlarını o zaman “gerçek” diye kim yaydı?-kemal kılıçdaroğlu acaba şimdi mi onların sahte olduğu aklına geldi kılıçdaroğlu’nun? bunlar kesin bir haltlar yedi ve yakında da kokusu çıkar yoksa bu kadar tutuşmazlardı.", "doğru kesit burası olmalı.https://streamable.com/xwbcc6 trollere geçit vermeyelim bir troll ağlıyor, gözleri yaşlı.t: şaşkınlıktan ve korkudan ne yapacağını bilmeyen bir yazarın başını sonunu kestiği 7 saniyelik videoyla kurnazlık yapmaya çalışması.edit: başlığı troll kanalına atabilirsiniz değerli suserlar. bu troller seri eksilemeye başlamış.", "konuşmanın öncesi var mı? yok.konuşmanın devamı var mı? yok.kesilmiş bir video ve tam olarak ne hakkında konuştukları bile belli olmayan bir kesitle algı kasılıyor mu? evet.ak dostlar algı yönetimi birimine hoş geldiniz.", "geliyor gelmekte olaneğer pensilvanya ve kandilden ayrı ayrı görüntüler gelirse seyreyle sen gümbürtüyü.", "ben inandım. geri zekalı olduğum için başı sonu olmayan video beni ikna etti. böyle ilkokul bebesi seviyesinde algılara hemen kanıyorum ne yapayım. kılışdara oy yok.edit: imla.", "öyle söylemiyor, 17-25 sürecinde a haber kılıçdar ın fake videosunu yapıp bakın isteyince yapılabiliyor diye göstermişti. kastettiği video kendi videosudur.", "çakma goebbels beslemesi aktroller tarafından yapılmaya çalışılan sahte algı.17-25 aralık kayıtları yalandır demiyor. fetöcülerin kendisi hakkında hazırladıkları sahte ses kaydıyla alakalı konuşuyor.", "#151971797 bunun algoritmasi kadar komik bence , ayni mantik; benim fikrimi destekliyorsa troll degil, desteklemiyorsa troll. video bagimsiz benimki sahte, onlar fake idi, onlarinki fake ise benimki gercek, ben kimim…edit: iddia makami iddiasini ispatlamakla mukelleftir, ispatlayamaz ise iftira sucu islemektedir.", "17-25 aralık kayıtları polis tarafından toplanmış eşşşşşşşşşek gibi gerçek kayıtlardır.aktroll denen alçakların net şekilde ilk açığa çıkışlarıdır aynı zamanda.o dönemde işi sulandırmak için bahçeli’nin de kürsü konuşmasını kesip (başkasının söylediği bir sözü kendi aktarırken) bakın ne kadar kolay montaj yapmak diye yaymışlardı. 17-25 aralık kayıtlarını dinleyin gençler. erdoğan ailesini tanıyın. bu da vesile olsun.", "yalan haber, tapeler sahte demiyor, \"bana da deepfake video yapip konusturmuslardi 17-25 aralık olaylarında\" manasına gelen bir sey söylüyor." ]
dünün en beğenilen entry'leri
[ "selam,debe’yi, birtakım geliştirmelerle yeniden yayına alıyoruz!yeni geliştirmelerle birlikte debe’nin kaldırılmasına neden olan amaca aykırı durumların ve kötüye kullanımların önüne geçmeyi planlıyoruz.öncelikle, daha çok oy alma motivasyonuyla aynı kişinin farklı hesaplarından girdiği ilk entry’sini hedef alan bkz.’ların yazılmasını en aza indirmeyi ve doyurucu içerikler yazmayı teşvik etmeyi amaçlıyoruz.bunun dışında, en çok entry girilen on kanal, kendi içinden her gün beşer tane debe entry’si çıkaracak. bu sayede çok sesliliği koruyarak, spor ve siyasetten bağımsız konuları da debe aracılığıyla sizinle buluşturmak istiyoruz. ayrıca, günün sonunda girilen beğenilen bir entry’nin zaman farkından dolayı yeterli oya ulaşamaması sorununu çözme amacıyla, günün başında ve sonunda girilen entry'lerin değerlendirilme algoritmasını değiştirdik. son olarak, her gün 00.00’a kadar girilen entry’ler debe için değerlendirmeye alınacak ve liste her sabah saat 7.30’da güncellenecek. listemiz artık dağıtık bir sıralamada olacak.kısacası, debe eskisinden çok daha güçlü bir şekilde bizimle. fikirleriyle bizi besleyen, iletişim sayfası üzerinden geri bildirimlerini eksik etmeyen yazarlarımıza teşekkür ederiz.debe’leri piste alalım!", "dun kavrami dilimizde bugunden once yasanmis en yakin gun olarak bilinir. kisinin normal sartlar altinda bugunde yasadigini varsayarak bugunden onceki en yakin gun girmis oldugu ve oylamalar sonucunda en cok begeni toplayan entryler manasina gelmektedir. burada anlasilmasi zor olan kisim boyle bir basligin neden acilmis oldugudur. sanirim yeni yazarlarimizdan biri veya caylak olmasi muhtemellerden biri, \"bir ukte de ben birakayim da hatirim kalmasin\" seklinde dusunmus olacak ki boyle bir basligi ben doldurmak zorunda kaldim.", "pazartesi sabah saat 07:00 olsun da gecen haftanin en begenilen entrylerini okuyim diye sabirsizlikla bekledigimi farkedince 'neden olmasin?' diye dusundugum istatistiktir. 'dun' derken, mesela bugun saliysa pazartesi saat 00:01'den 23:59a kadar girilen entryler icinde en begenilenleri yayinlanmamali. oyle olursa muhtemelen kimse entrysini 23:50de girmek istemez, 00:10u bekliyim diye dusunur. o yuzden bu kisim bence her saat basi guncellenmeli, son 24 saatin en begenilen entryleri yayinlanmali. lakin bu sozluk icin ne kadar zordur bilemiycem. son oylanan entryleri kismi anbean guncellenmiyor, anladigim kadariyla gunde birkac kez(belki bir kez bilmiyorum) guncelleniyor. eger bu performans optimizasyonu icin yapiliyorsa son 24 saatin en begenilen entrylerini getirmek de zor olabilir. ama bircok populer web sitesinin bunu yapabildigini dusunursek sozluk de yapabilir, aslansin kaplansin diyorum.", "an itibariyle sözlüğün yeni istatistik zavazingosu.", "yeni tartışma alanları yaratacak istatistik şeysi.", "gündemi sözlükten takip eden yazar tayfasını sevindirmiştir.", "her pazartesi geçen haftanın en beğenilen entry'leri istatistiklerinde adını arayan yazarlar için yeni bir umut ışığıdır.", "bu listenin oluşması için gereken algoritmayı oluşturanın** bir entry'nin iki gün ardı ardına bu listeye girmesini engelleyecek bir süzgeç koyduğundan eminim. yok koymadıysa bu foyası yarına kadar çıkmadan koysun lütfen. ayrıca liste toplam 50 tane entry içerir ki bu sayı haftanın en beğenilenlerin iki katından fazla. sözlük daha fazla ziyaretçi çeker artık bunun sayesinde.", "inci sozlukte uzun zamandir var olup eksi sozluge yeni dahil olmus uygulama.", "ekşisözlük platformu rakiplerinin (diğer sözlükler, twitter..vb) giderek güç kazanması ve sözlüğün popülerliğinin irtifa kaybetmesinin yarattığı korkudan kaynaklı bir girişim olarak değerlendirdiğim uygulama. bu türden fiziksel değişikliklerin yazı kalitelerine bir etkisi olmadığını ve bireysel narsist çabaları doyurmaya yönelik olduğu kanısındayım. burada sözlüklerin bu türden çabalarına dair paylaştığım bazı dokundurmalar mevcut.", "afferin çok doğru düşünmüşsün" ]
kocanız evde yoksa girmeyeyim diyen erkek komşu
[ "hiçbir şeyden hele de kendisinden hiç şüphesi olmayan, olması gerektiği gibi davranan beyefendi bir komşudur." ]
zenginlerin şıp diye kilo verebilmesi
[ "zengin kişilerin imkanlarının daha geniş olması ve fakirler gibi ekmeğe, pilava yüklenmemesinin olumlu sonucu.fakir şişmanların bilmediği gizli bir ilaç kullanmıyorlarsa durum bundan ibarettir.", "doğru tespittir, herkes gnc'den veya başka bir yerden haftada bin liralık kür alabilse, herkes istediği kiloda olabilir.", "şekeri ve karbonhidratı kesince ne yiyeceksin? et, balık, çerez, sebze. bunlardan tek ucuz şey nispeten sebze. o da tek başına ayakta tutmaz adamı. zengin adam akşam koca bir somon yer, üstüne birkaç saat sonra bir avuç çerez yer sabaha kadar tok kalır. biraz da yürür ve dondurma gibi erir gider. makarna, patates, ekmek, pilavdan başka bir şey yiyemeyen insan nasıl kilo versin?", "ilaçla falan alakası yok. zenginlerin kendileri ile ilgilenmek için zamanları var.sabah 8'den akşam 6'ya kadar iş yerinde sömürülen bir canlı, üstüne gidip nasıl spor yapabilir, kendine bakabilir? zaten zenginleri zengin yapan şey, sahip oldukları zaman, ve onu istedikleri gibi planlamaları. para değil.", "hayvan gibi çalışmak zorunda olmamalarından da kaynaklanır.çoğu fakir insan beden gücüyle çalışır ve iş sonrası acıkır. diyet mümkün değildir.bir de zenginlerin istediği menüyü yiyebilme ve evde pişirebilme özelliğindendir.internette diyet listesi araştırdığınız zaman, yok kinoa yok bilmembişey meyvesi gibi hiç duymadığımız ve bulsak dahi çok pahalı olan abudik gubidik şeyler var listelerde. zenginler bu konuda zorlanmıyor. vücuduna mesela alması gereken proteini bizim gibi abanıp tavuk göğsünden değil de, egzotik bilmemne sebzesinden alıyor.şartların rahat olması çok etkili oluyor.", "az yemek yoktur fazla coco vardır.", "madem cok zenginim ve kilo vermem gerekiyor, o zaman catering firmaları ne için var. çalışın köpekler, bana nerde olursam olayım düşük kalorili ve lezzetli yemeklerimi, ara öğün atıştırmalıklarımı (tabi onlar snack diyor buna) getirin. şaka değil, gercekten zengin insanlar bunu yapıyor ancak sadece yemekle de bitmiyor, bir de spor hocası tutuyorlar, adama hem kızıyorlar hem de eşek gibi ne dese yapıyorlar sonra iki ayda şıp kilolar gitmiş. (zengin de değilim, ideal kilomda da değilim).", "spora daha fazla vakit ayırabilirler, özel spor antrenörü ile çalışabilirler, yemekleri 3 öğün ve ara öğünler dahil, diyet yemekleri yapan yerlerden kapılarına kadar gelir, detoks için özel kürler sipariş edebilirler,her spor sonrası masaj ile yorgunluğu ve kas ağrılarını daha kolay atlatırlar.not.tüm bunlar olmadan da spor yapılıyor ve iyi sonuçlar alınıyor lakin böyle olsa muhteşem sonuçlar olur elbette.", "ekranlarda, basında bol bol onları izlediğimiz için öyle olduğunu zannettiğimiz durumdur. bünye her zaman aynı tepkiyi verir ve zayıflamak isteyip azmeden kilo verir. protein de sadece paraya bağlı satın alınabilecek bir gıda değil, somon yemez de hamsi yersin, baklagil, yumurta yersin.kilo vermek istediğimizde ve bu yola baş koyduğumuzda, yöntemleri incelerken bazılarının paraya ve rahata(zaman bulabilmek, kolayca ulaşabilmek) çokça bağlı olduğunu düşünerek, \"şunun yerinde olsam neler neler de yapabilirdim\" diye düşünmek çok yaygın bir psikolojidir, ancak onların hala kilolu olması da bu işin sadece maddi olanağa bağlı olmamasının ispatıdır. bir sürü zengin ve kilolu insan var, bu açıdan irdelendiğinde ben zenginlerin zaten hiç bir zaman gerçek hafif balık eti dışında kilosu olmaması gerektiğini düşünürüm. düzgün bir yaşam sürme fırsatları elindeyken nasıl 30 kilo fazlalıkları var anlamıyorum, özellikle de kilolarından şikayetleri varsa.kaldı ki fakirlerin de fiziksel aktivitelerinin mecburen fazla olması gerçeği var, zengin özellikle spor yapmıyorsa pek enerji harcayacak iş yapmaz.", "koşu bantları iyi olduğundan normaldir. adamlar gidip 1 beygirlik koşu bandı yerine bastırıyor parayı 3 veya 3,5 beygirlik koşu aletini eve atıyor. özetle, işin sırrı koşu bandında." ]
çocuk viyaklaması terörü
[ "her ne kadar başlık sahibi linç edilmeye çalışılsa da katıldığım önermedir. anlatayım: öncelikle çocuk bu ağlar, zırlar genellemesine katılmıyorum. uzun yıllar amerika’da yaşadığım için buranın çocuklarını referans gösterebilirim. geçen markette 5 yaşındaki bir çocuk babasıyla sakince kendisinin istediği şekerlemeyi neden almadığı konusunda 10 dakika tartıştı. haksız olduğunu anlayınca da sustu. buradaki birçok çocuk böyle. yani bir çocuğun ailesinin yanında derdini anlatmak icin seçtiği zırlama yöntemi tamamen anne ve babasının yanlış iletişiminden kaynaklanmaktadır. lütfen şu çocukları düzgün yetiştirin." ]
avm'de yılbaşı ağacına tepki gösteren kadın
[ "yılbaşı ağacı niye batıyor sana. insanlar senin gibi yaşamak zorunda değil. herkes birbirine saygı duyacak. senin çarşafına da o yılbaşı ağacına da kimse karışamaz.noktatanım: avm’de bacımızın birinin yılbaşı ağacına saldırmaya kalkışması olayıedit:link yenilendihttps://twitter.com/…tatus/1472239549111836676?s=21", "yılbaşı kutlamak suretiyle benim başörtülü bacımı mağdur etmişler.", "istemiyormuş amk hayatımda hiç bu kadar mantıklı bir sebep duymamıştım. (edit-2: o zaman, bu mantıkla, madem öyle)ben de senin çarşafını istemiyorum hadi çıkart.(edit-4: hiç olur mu öyle şey demi, ben de onu diyorum işte olmaz, hiçbirimizin öyle bir hakkı yok.)edit-1: okuduğunu anlamayan arkadaşlar bir entry girerken illa tane tane açıklama mı yapalım adam bana gelmiş çarşaf başörtüsü düşmanı diyor. neyse açıklama yapacaktım yapmıyorum çünkü istemiyorum.edit-3: ısrarla okuduğunu anlamayan arkaşlar için edit-2 yukarıda.edit-5: çok şükür imla hatası duyarcıları da geldi.", "cahil bir kadın. o zaman oradan alışveriş yapma lan cahil. herkes senin inancına saygı duyuyorsa sen de insanların eğlencelerine falan saygı duy. çok korkunç bir günahmış gibi \"bu burada olmayacak bunu yıkarım\" diyor. sen kimsin lan? beğenmiyorsan topla pılını pırtını arabistan'a, suriye'ye, afganistan'a git.", "yüzük orda değil bacım. mordora doğru git.", "fazla söze gerek yok. gerizkalı bir kadındır.", "kendi kıt anlayışından başkasına tahammül edemeyen, fanusun içinde yaşayan saldırgan klasik bir çomar. içleri öyle nefret dolu ki ışıkla süslenmiş bir ağaç görmeye bile dayanamıyorlar. kendi inancına en ufak eleştiri gelse \"saygı duyacaksın\" diye çemkirirler ama kendileri kimseye saygı duymaz. madem çok rahatsız oldun seni şöyle afganistan tarafına doğru alalım. ben de seni görmek istemiyorum ortalıkta, inancın bana ters çıkma sokağa o zaman.", "cahil 5. halifeci şeriatçılar hep böyledir. allah'ı kullanıp kendinden olmayana yaşam hakkı tanımazlar.bizim hümanistciklerde herkese demokrasi diye nara atsınlar, ulan bunlar fırsatını bulsa ışid yanlarında masum kalır..", "kadin oldugu belli bile degil, ulan hangi dinde böyle kapanmak var? hayatiniz yalan be..allahin cahil orta cag kafalari sizi..begenmiyorsaniz yallah arabistan'a, iran'a, afganistan'a gidin..yilbasi agaci gavur icadiysa, avm'de satilan mallar ne o zaman? yemin ediyorum bunun gibilerine tekme tokat giriseceksiniz, hakediyorlar cünkü..not: muhafazakar cevrem var ama harbiden yeter artik bu dinci magduriyeti..biktirdiniz ulan, yeter yeter!!", "artık o ağacın altında nasıl bir anısı varsa dedirten kadın" ]
onur kıvrak
[ "tam adı onur recep kıvrak. karşıyaka altyapısından gelip bu formda devam ederse milli takımın kalesine geçecek bir oyuncu. oyuncu dediysek kaleci. cepheden çok iyi ve oyunu full konsantrasyonla takip ediyor, ümit milli takımın da kalecisi. heralde euro2008 kadrosuna da girer, 3-4 sene sonra a milli takımın da değişmez file bekçisi olur. (biz karşıyakalılar kendisini çok seviyoruz ve hiç bir yere gitmesini istemiyoruz)", "trabzonspor'un kadrosuna kattığı karşıyaka'nın genç ve başarılı kalecisi.tahminimce trabzonspor artık iki kaleciyle maçlara çıkacaktır.", "yıllardır ümit vadeden ancak toptan ürken tolga zengin, yerinde duramayıp sürekli oradan oraya sıcrayan jefferson ve ahmet sahin(!) gibi kaleciler arasından fırsat bulduğu takdirde kolayca sıyrılıp sonunda trabzonsporun kalesini koruyacak olan sağlam eldiven olması ihtimali çok yüksektir.", "ersun yanal'ın isteğiyle alınan ve muhtemelen ts'de birinci kaleci olarak görevlendirilecek genç yetenek. yanal'ın keşiflerinden biri olup olamayacağını göreceğiz. alınmasını isteyen antrenörün daha önceki tercihlerinin isabetine bakarak filip holosko selçuk inan uğur boral önemli bir kaleci olduğunu tahmin etmek zor değil.", "eski antrenörü, fenerbahçe-beşiktaş ve milli takımın kalecisi engin ipekoğlu onur'u öve öve bitiremiyordu ve gelecekte türkiye'nin en iyi kalecisi olarak gösteriyordu. bu sarışın, top sakallı arkadaşımız genç yaşına rağmen takımına güven veren yetenekli biridir. karşıyaka da kalmayacağı belliydi ancak trabzon'a da sudan ucuza satmanın gereği yoktu...", "kalecilik zor meslektir 11 kişi arasında 1 tanedir, 18 kişilik kadroda 2 tane, 25 kişilik kadroda genelde 3 tanedir. bir kaleciye şans gelmesi gereklidir. eğer onur bu şansı alırsa eminim ki trabzonspor un bundan sonda kaleciye ihtiyacı olmayacaktır. genç yaşına rağmen yıllarca profesyonel oynamış gibi kendine güveni olan bir kaleci. aslında ilk transferini daha çok küçük yaşta yeşilovaspor dan karşıyaka ya gelerek gerçekleştirmiştir.", "trabzonspor ile ilk resmi maçına 24 ocak 2008 trabzonspor gençlerbirliği maçı ile çıkmış, 35 numaralı formayı giyen kaleci.maç içerisinde kendisini fazla zorlayan top olmamıştır, ama biri tayfun cora'nın biri de kendisinin+yan hakemin hatası olmak üzere kalesinde iki gol görmüştür. ancak genel izlenim atletik bir yapıya sahip olduğu ve topu oyuna daha iyi sokup, diğer 3 kalecimiz gibi, taça/auta/rakip kaleciye atmadığıdır. geri pas manyağı bir takımda kullandığı topların çoğu adresi bulmuş, tolga zengin'in uzmanı olduğu topu taca atma vukuatını (özellikle dikkat ettim) ilk defa 87. dakikada yapmıştr.sonuç olarak gelecek vaadeden bir kalecidir.", "26 nisan 2008 gaziantepspor trabzonspor maçında yaptığı güzel kurtarışlarla tolga'nın yerine tercih edilmesi gerektiğini göstermiştir.", "tolga zengin gibi vasat kere vasat ötesi bir kalecinin arkasında yedek beklemesi futbol için büyük bir kayıp olan yetenekli kaleci...karşıyaka'dan trabzon'a gideceğine daha fazla forma şansı bulacağı bir başka anadolu takımına gitse bir kaç yıl içinde istanbul yolcusu olurdu.edit: trabzon'a şenol güneş'in gelişi, ki iyi kaleciden en iyi anlayanlardan biri o'dur herhalde, en çok onur kardeşimize yaradı. karşıyaka'dan beri takipçisiyiz ve arkasındayız.", "tony sylva'nın 25 eylül 2009 gençlerbirliği trabzonspor maçında yediği hatalı frikik golünden sonra kalede şans bulması umulan ümit milli takım kalecisi." ]
meral akşener'in millet ittifakını dağıtması
[ "az önce gerçekleşmiştir. yerel seçimdeki olası ittifak yapılarını da şimdiden bozmuştur. 2024 yerel seçimlerinde ekran yine sapsarı olacak belli oldu. rte, isterse enflasyon yüzde bin olsun, bunları çekirdek gibi çitler.duruyorlar duruyorlar, sadece aptal saptal açıklamalar yapıp, birbirlerine suç atıp dağılıyorlar. o onu suçluyor, bu bunu. hiçbiri büyük göç saldırısından, türkiye'yi ateşe atan bu stratejik hamleden bahsetmiyor. gelen göçlerin boyutunu ve ülke geleceğini edeceği tehdite bir şey demiyor. gençlerin çektiği sıkıntıları konuşmuyor, birlik olup bir çözüm bulmaya çalışmıyorlar. planlar ortaya koymuyorlar. hepsi koltuk derdinde. ülkenin yönetimi türk milletinden çok uzak. inanılmaz gerçekten. bunların hepsini seçimde siyasetten silmeliyiz. bu saatten sonra chp ve iyip gibi statüko partilerine oy veren ülkesini sevmiyordur, çok açık ve net.halk resmen çürüyor ya hu. göçler ve yanlış politikalar sosyal güvenlik sistemini çökertiyor, ülkeden doktorlar akın akın yurtdışına kaçıyor. zenginler kkm ile borsa ile daha da zenginleşiyor, ülke kaynakları bir avuç zenginin cebini doldurmakta harcanıyor. ülke insanı üç kuruş kira için birbirini öldürecek kadar çığrından çıktı. enflasyon gerçekten ahlak mahlak bırakmadı insanlarda. para için araplara mallarını gözleri kapalı satıyorlar. araplar döviz cinsinden ucuzlayan şirketleri satın alıyor. toprak alıyor, daire alıyor. türk gençliği geleceksizleşiyor. ev araba almak, çalışan emek veren insanlar için hayal olmuş durumda. bunlar da çıkıp birbirlerini suçluyor. dar alanda kısa paslaşmalar.hepiniz akp'lisiniz. chp, iyip, deva, gelecek, sp. hepsi akp'li. siz bizi nasıl bir tezgaha getirdiniz be kardeşler, bi çıkıp anlatsanıza.", "muhalefet yerel seçimlerde izmir'i, evet izmir'i kaybedecek, bu entry burada dursun.", "chp'yi ateşe atmıştır.", "3 sene toplanıp ortak metin belirliyoruz, ilkeleri belirliyoruz ayağına kılıçtaroğlu'nun kendini aday olarak dayatması sonucunda bütün ittifak ruhu, çıkar ilişkisi sayesinde bir araya gelmiş diğer 5 parti tarafından yok edilmişti zaten. akşener'in yaptığı şey, zaten ölü doğmuş, yaşaması hiç amaçlanmamış bir meftayı toprağa vermekten başka bir şey değildir. toprağı bol olsun.", "siyaset tiyatrosune yapalım da kaybedelim kumpanyasıaçıyor perdeleri", "iyi yapmış. ne de olsa pironuz %48 oy almıştı. ne de olsa hdp'nin oyunu alan seçimleri kazanıyordu. yine tamamen hdp'ye yönelik bir seçim kampanyası yapıp seçimleri kazanır pironuz. ne yapacaksınız iyi partiyi?", "çok iyi yapmıştır. diktatör dedenin gitmesi için bu hamle gerekliydi. sadece hükümete değil işini iyi yapmayan, kendi koltuğunu düşünen muhalefete de muhaliflik yapmak gerekir. yıllardır yapanları suçladık. hatalıymışız.", "kılıçdar chp'nin başında olduğu sürece zaten sonuç belli. faik öztrak kankasıyla birlikte ihaleyi akşener'in üzerine atıp sıyrılmaya kalkmasalar bari.", "çok doğru hareket. piro zaten genel seçimdeki gibi %48 alırsa sorun yok lol…", "kadın masaya oturdu bir sonuç alamadı, daha ne yapsın. yalnız yürür yine de onlarla devam etmez" ]
yaş ilerledikçe katlanılması zor şeyler
[ "aşk acısı çeken birini dinlemek. \" hayat devam ediyor \" tesellisini ısrarla anlatmaya çalışmak.", "bakkala gönderilmek", "işsizlik", "ergen tavırlar. kendi ergenliğimden bile tiksindim.", "çocukların gürültüsü. bir iki çocuk değil yalnız. bir çok çocuğun bir araya gelip oluşturduğu o seslerden bahsediyorum yoksa çocukları severim.", "bir yerden bir yere toplu taşıma araçları ile gitmek.edit: neyse ki araba aldım.", "aptal insanlar.agiz burun girisesim geliyor cok ama cok fazla aptal insan var.", "kesinlikle aile ile beraber yaşamak. aklı olan yapmaz.", "yalnızlık...derin ve sesiz yalnızlık... kalabalıklar içinde kalınan yalnızlık...sadece yalnızlık....", "yaşın ilerliyor olması." ]
ekşi bilgi kaynağı
[ "aynı kaynar su, patatesi yumuşatırken yumurtayı sertleştirir. ne olduğun, içerisinde bulunduğun şartlardan ziyade neyden yapıldığın ile alakalıdır.", "valla gerçek.zaytung değil.yemin ettim gerçek. allah canımı alsın gerçek.link", "aynı çomarlar gittigidiyor'da da vardır. ibneliğine yeni hesap açıp piyasası 150 tl olan ürünü açık arttırma ile 250 tl'ye kapatıyorum. ondan sonra \"kardeş ödeme yapmayacak mısın?\" diye sorduğunda en son güne kadar bekleyip \"teknosa'dan sıfırını aldım 150 tl'ye\" yazıyorum. adamı takip edip ilanı yeniden yayına soktuktan sonra süreci baştan başlatıyorum :)", "en kötü akşam yemeği 750 liradır illuminati misin piç o ne öyle ev kirası gibi", "bu soruya maruz kalan erkek, yapılan değişikliği beş saniye içerisinde fark etmediği takdirde kendi kendini imha etmeye programlıdır.- bende bir değişiklik fark ettin mi aşkım?- sistem geçersiz bir işlem yürüttü ve şimdi kapatılacak.", "cevahir'in sukufe'ye \"kisaltma kablom\" demesiyle bana da selam cakmis dizidir.", "hem okuyup hem çalıştım. 2006 yılında bir öğrenci olarak elime ayda 1100 lira geçiyordu. tek başıma ev tuttum. okulu dört senede bitirdim. ayaklarımın üstünde durmanın gururunu yaşadım. ailemin de benimle gurur duyduğunu biliyorum. ayrıca ailemin bana saygı duyduğunu fark ediyorum.onları mahçup etmedim, zora sokmadım. bazılarının zoruna giden, en asil duyguların insanıdır.", "1- barı açıyorum2- ayla'yla aramı düzeltiyorum3- babamı da yanıma aldırıyorum, olay bitmiştir.", "zor olsa gerek istanbul'da kız başınıza, umarım iyi arkadaşlarınız vardır.heyyy en büyük trabzonspor.", "bence burak'ın arabası kendini yere atmış. öyle kaza mı olur yahu.", "haklarında derli toplu bilgiye ulaşmanın o kadar da kolay olmadığı mekanlar bütünü. elbette foursquare, son dönemde meyhanedeyiz.biz gibi mecralarda çokça bilgiye erişilebiliyor ama sözlükte de izmir'deki meyhanelere ilişkin bir takım paylaşımların derli toplu durmasını hedefleyerek sınırlı tecrübelerimi paylaşmak istedim. peşinen söylenmeli ki meyhane değerlendirme konusunda pek doğru bir kişi sayılmam. şöyle ki kalender meşrebim, sohbet iyi oldu mu pek detaylara takılmam, genelde her mekanı az çok beğenirim öte yandan en azından mekanların genel havası, tarzı, karşılaşacağınız tahmini fiyatlar hakkında fikir verebilirim umudundayım. buyrunuz ;orhanmenderes caddesinde şirinyer'den gürçeşme'ye giderken solda kalan bir mekan. o bölgeyi bilenler muhtemelen orada meyhane yok diyorlardır, zaten yıllarca oradan geçmiş olmama rağmen ben de tarif edene ısrarla o bölgede meyhane olmadığını birahane/müzikhol tarzı mekanlar olduğunu söyledim ama bu arkadaşlar hem de 1989'dan beri reklamsız, sessiz, sakin işlerini yürütüyorlarmış. mekanın mezeleri gerçekten iyi. zeytinyağlılar lezzetli, et de yapıyor olmalarına rağmen balığa ağırlık veriliyor, daha çok balık konusunda iddialı olduklarını söylüyorlar. beyanlarını bir yana bırakırsak ben balığı da çok sevmeme rağmen bu arkadaşlara dair bir şey söylemem gerekirse tereyağlı işkembe derim. kalamarı çok tavsiye ettiler ama belki de bizim şansımıza sıradandı. balık konusunda da ustanın hafif ölgün olanını vermeye çalışması biraz soru işareti bıraksa da tekrar belirtmem gerekir ki mezeleri (şakşuka, kızartma vb. ) gerçekten çok iyiydi. mekanın havası ortalama, fiyatları iyi diyerek ortalamanın oldukça üzerinde bir not vermek gerekir. şirinyer izban durağına çok uzak olmaması (500 metre gibi) avantaj. 4 kişilik daimi kadroda içmeyen olmadığından ve içkili araç kullanmak istemediğimizden bu da önemli bir parametre. meyhanenin çevresi çok sorun yaratacak bir muhit değil. 5 meze, kalamar, tereyağlı işkembe, söyledik. fazla rakı kalmadığı için biraz iri bir levreği (2 porsiyonluk) 4'e böldürdük. 100 lük rakı, meyve, tatlı, 230 tuttu.tulumbalı meyhane (nihat baba'nın yeri)elbette bahsettiğim tepecik'deki asıl yeri. mithatpaşa'da ve bostanlı'da da yerleri olduğunu duydum ama bunlara gitmedim. sakatat konusunda ün yapmış ve ününün hakkını veren bir mekan. mezeleri güzel ama buranın esas olayı artık ara sıcak mı dersiniz ana yemek mi sayarsınız bilmem ama sakatatları. kokoreç, uykuluk özellikle ciğer gerçekten güzel. hepsinden olsun dediğinizde artan popülerliğin de getirdiği fiyat devreye girip izmir ortalamasının üzerinde bir fiyat çıkarabilir. biz 3 kişi 70 lik söyleyip mezelerin üzerine etleri biraz uzatınca 270 lira hesap verdik. muhit pek tekin değil ama biz çıktığımızda saat daha 11.00 olmamıştı biraz yürüyelim açılalım diye kemer izban'a yürüdük, rahattı. öte yandan tavsiye verirken herkesi düşünüp dikkatli olmak gerekir buradan çıkınca etrafta dolaşmayı tavsiye etmem biraz mimli bir muhittir. gandi'nin yeribornova'da yüzbaşı ibrahim hakkı bey caddesinde, kapalı spor salonunun arkasına düşen etiyle ünlü bir mekan. eskiden 2-3 kez gittiğimiz bir yerdi. şu sıralar eskisinden daha dolu olan ve fiyatları da arttırmış meyhanelerden biri. etin ve tabi ki rakının fiyatının son yıllarda iyice arttığının elbette farkındayım ama tulumbalı, gandi gibi mekanlardaki fiyat artışı bunun biraz üzerinde artan ün ile de desteklenmiş halde. malzemeye gelirsek et işini (et, köfte, sucuk) biliyorlar, mezelerden ziyade etlere yoğunlaşın derim ama etlerin hakkını verirseniz sağlam yersiniz bu arada burasının da 4 kişi 100'lük ile 250-300 den aşağı sizi bırakmayacağını ileteyim. karadeniz lokantasıferit baba da denilen mekan. kemeraltı'nda eskiden meyhaneleri ile ünlü veysel çıkmaz'ında ağırbaşlı bir mekan. mezeleri ortalamanın üzerinde artık neredeyse herkesin yaptığı atomu(eroin de diyorlar) burası ekstra güzel yapıyor. daha doğrusu biberi, yağı yoğurdu çok güzel iş de orada bitiyor zaten. etleri güzel, ortamı rahat. arkasındaki tarihi ile beraber değerlendirdiğinizde kıymeti daha da artan bir mekan. fiyatını net hatırlamıyorum ama tulumbalı ile gandi'nin altı, orhan, çınar meyhanesinin üstü mertebelerinde aklımda kalmış.çınar meyhanesieşrefpaşa'da caminin karşısındaki sokakta. anahtar kelimeler sakatat ve fasıl. pek fasıllı mekan tercih etmiyor olsak da kelle, beyin, kokoreç, badem düşünüldüğünde kendini en iyiler arasına ekletiyor. kokoreci onca şeyden sonra bir de tereyağında güveçte getiriyorlar ki hem aklınız başından gitsin hem kolestrol tavan yapsın. sakatatı tulumbalıyla yarışır yer yer geçer, fiyatı da daha uygun olunca favoriler arasında bir mekan.çağdaş meyhaneanafartalar caddesinde (ikiçeşmelik caddesinin çankaya tarafından mezarlık başındaki katlı otoparkın yanından basmaneye çıkan cadde üzerinde. tilkilik tarafında (döner taşın çankaya tarafında kalan kısmında, otoparkın girişine yakın). burası da diğer yerlerin üstüne salaşlık konusunda çıtayı bir adım öteye taşıyor. pisuarda kafayı eğmeden ayakta durabilmek için boy sınırı 1.65 gibi olsa gerek. mekanın ve elemanların acemiliğini görünce beklentiyi azalttığımızdan mıdır nedir çok çeşit olmasa da olan mezeler gerçekten şaşırttı. her ne kadar aslında şu son 3-5 yılın popüler mezesi olsa da hala atomu bilmeyen mekanın kalmış olduğunu görmek ilginçti. gerçi ustaya tarif edince elinde kurutulmuş acı biber olmasının da marifetiyle fıstık gibi yaptı getirdi ama daha önce hiç duymamış olması garipti bir de kese yoğurdu yerine normal yoğurtla yapınca biraz hafif kalmış ama hem ilgileri hem de diğer mezeleri düşünüldüğünde kesinlikle ortalama üstü şaşırtıcı bir performans vardı, misal arnavut ciğerinin ikincisini sipariş ettik. bir başka sürpriz de kellenin çok güzel pişmiş ve lezzetli olması idi. 4 kişi 100 lük rakı, 2 arnavut ciğer, 4 meze daha, kuzu kelle, meyve, hatta ilave çerez (sohbet uzadı rakının sonu muallakta kalmıştı arkadaşlar ilave çerez gönderdi) 4 kişi 156 lira hesap ödedik ki efsane bir fiyat performans örneği oldu. başta dediğim gibi salaş olsun ama mekanın bir ağırlığı olsun diyenler için basit kalabilir ama çabalayan ve pek çok noktada da beceren bir mekan. çıkışta anafartalar caddesinden basmaneye yürüdüğünüzde fatih kebap gibi hayyam gibi değerlerin önünden geçiyorsunuz ama son dönemde bu bölgeye yerleşen suriyeli sayısının artması zaten 30-40 yıl öncesine göre değişmiş olan bölgeyi biraz daha tekinsiz havaya büründürmüş. yine de biz bir sorun yaşamadık.hayyamanafartalar caddesinin altınpark tarafında (basmaneye yakın) görece bilinen mekanlarından. aslında tek tekçi küçük bir mekan ama hem mezeleri hem etleri güzel. fiyatlar çağdaş kadar olmasa da makul daha derli toplu görece az daha pahalı oldukça güzel bir mekan. gideli çok olduğu için detay vermem doğru olmaz ama aklımda kaldığı hali bunlar.sanki leylek hariç her kuşu tatmış gibi ahkam kesmiş olmak istemem. elbette gidilip de yazılmadık çok çok daha fazla duyulup da gidilmedik belki daha da fazla duyulmadık mekan var. bunlar son 1-2 senedir oluşturduğumuz 4 kişilik grubumuzla gittiğimiz et, sakatat ağırlıklı, hanımlardan ayrı olarak gitmemiz hasebiyle de muhit, ortam konusunda rahat olduğumuz mekanlar.bireysel de rakı balığı tercih etmem sebebiyle bir dönem müdavimi olduğumuz güzelbahçe ümit, misafir ağırlamak söz konusu olduğunda hisarönü ve sonrasında kordon'daki veli usta, (ayrılan ustanın açtığı gaziemir'deki mekan). sonrasında bir kaç kez denediğim kordon boyu balık pişiricisi, daha ağır misafirler için deniz restoran, bostanlı'dan mekanlar elbette daha vakitli bir zamanda yazılabilir. bunları bile hafta sonu ara ara not aldığım dosyadan kopyalayarak ekliyorum. eksiği bol olmasına rağmen ana hatlarıyla gözlemlerimi bu mecrada paylaşmak ve olası tavsiyeleri, mekan değerlendirmelerini görebilmek için bir yol açmak istedim.mecrayı açtığımızla kaldık kimsenin tek kelime ettiği yok editi : ferit baba - karadeniz lokantası kapatılmış böylelikle meşhur veysel çıkmazı son meyhanesini de kaybetmiş." ]
rte
[ "680xxde return from exception. interruptlardan tek cikis yolu behey.", "cüneyt arcayürek in recep tayyip erdoğan dan bahsettiği yazılarında kullandığı kısaltma.", "recep tayyip erdoğan, ilk kez cumhuriyette cuneyt arcayurek'in kosesinde bold ve caps haliyle gorup 'ahuihihuia' seklinde tepki vermeme sebep olan kisaltma.", "real time enterprises inc. isimli şirketin kullandığı kısaltma. ve ayrıca http://www.rte.com/ adresinde bize hiç te yabancı gelmeyen bir ampul resmi bulunmakta.", "lte", "irlanda'nin ulusal yayin kurulusu. acilimi \"radio teilefiss eireann\"dir. ingilizce ve irlandaca yayin yapan tv ve radyo kanallari mevcuttur. bir de eurovision organize etmekten iflasin esigine gelmis bir kurumdur (ozellikle uc kere ust uste kazandiklari yarismalardan sonra: 1993, 1994, 1995).", "rich text editor", "railway transport equipment (demiryollari ulasim ekipmani). ulasim as nin urettigi ilk turk tramvayi isimsiz, ama projeye rte 2000 diyorlarmis.", "arnavut bektaşiler'de rind terbiyesi edinseymiş şeklindeki geleneksel hayıflanışın kısaltılmış hali.", "recep tayyip erdoğan yerine denilirse harddisklerimizde yerden %85 kadar tasarruf sağlayan kısaltma." ]
şirketokrasi
[ "küresel imparatorluğa hizmet eden hükümet,banka ve şirketlere verilen isim.john perkins'in confessions of an economic hit man kitabında da geçen corporatocracy ifadesine karşılık geliyor.\"şirketokrasi bir komplo değil.üyeleri ortak değerleri ve hedefleri destekliyorlar.şirketokrasinin en önemli işlevlerinden biri de sistemi sürdürmek ve devamlı gelişmesini sağlamaktır.....................................bir şeyler satın almanın hepimizin toplumsal görevi olduğuna, dünyayı yağmalamanın ekonomi için iyi olduğuna bizleri ikna etmek için hiçbir fırsat kaçırılmıyor\"(confessions of an economic hit man)", "zeitgeist addendum", "buyuk sirketlerin devlet yonetiminde baskin hale gelmesini anlatmak icin kullanilan bir kavramdir. iki temeli vardir, birincisi bu tur uber zengin sirketler belirli adaylara secim zamanlarinda yatirim yaparlar. o aday secildiginde de, bu sirketlerin cikarlari dogrultusunda davranmak zorunda kalir. bir diger temel de, genelde devletin ust kademelerinden emekli olan yoneticilerin donup bu buyuk sirketlerde calismasidir. dolayisiyla devlet ve bu sirketler arasinda, diger sirketlerin ulasamadigi bir transfer politikasi olusur. en ciddi orneklerine amerika'da rastlanan ve uzerine cok konusulan konulardan bir tanesidir. ozellikle bush ve kabinesindeki bakanlarin, burokratlarin oz gecmislerine bakilinca olayin boyutlari daha da iyi anlasilir. cogu savunma, silah ve petrol sirketleri ile ya devlette calismadan once ya da devletten sonra icice haldedir. kimisinin devlet gorevinin hem oncesinde hem de sonrasinda devasa sirketlere danismanlik yaptigi, onlar icin calistigi da bilinen bir gercektir. kimisi devlette gorev almadan once imf, wto, dunya bankasi gibi kurumlarda calismis; sonra devlet gorevine secilmis, sonra da devasa bir sirkete yonetici, hissedar, ceo gibi etiketlerle transfer olmustur. butun bu baglantilarin bir ag olusturdugunu, cok da fazla olmayan sayidaki ailenin bircok uyesinin devlet, sirket, uluslararasi orgut ucgeninde donup dolastigi dusunuldugunde bu kavramin neden onemli oldugu da anlasilir.", "cyberpunk shadworun", "darbecilikten daha tehlikelidir... çünkü big brother bizi izleyecek ve 1984'teki distopyanın gerçekleşmesine yakın sonuçlar yaratacaktır...bunu türkiye'de yapmaya başlayan holdingler ve gruplar da mevcuttur... sansür ile başlamıştır... daha da ileri gidebilecektir... (türkiye için tek bir şirket veya grup da değildir... en az 3-4 grup düşünebiliyorum yönetim heveslisi)", "imf fed wto world bank jp morgan chase exxon- clear channel", "bir nevi yeni dünya düzeni ve tarihi yapılandıran yönetim / güç sistemi.geçmişten günümüze nasıl işlediğini olayın içinde bizzat aktör olmuş birinin ağzından dinleyerek öğrenebiliriz;http://www.facebook.com/photo.php?v=467265077569detayları biraz izleyince ülkemizde bazı şeylerin corporatocracy sayesinde nasıl şekillendiği hakkında fikir yürütmekte pek zorlanmıyorsunuz.", "türkiye'nin de yönetim biçimidir. yalnız mevcut iktidarla filan değil, çook öncelerinden beri sürmektedir bu dönüşüm. son 12 yılda da nirvanaya ulaştı tabi altyapı, limanlar ve telekom gibi şirketlerin de özelleştirilmesiyle, yabancılara satılmasıyla. sadece ve sadece şirketlerin güçlü, haklı ve söz sahibi olduğu; çalışanların/bireylerin değerli olmadığı, kar getirmediği, pek bir hakkının olmadığı ve sömürüldüğü düzenin adıdır. mottosu \"ya şirket olacaksın ya da yok olacaksın\" olabilir. bu düzendeki bütün kurumların amacı sadece ve sadece serbest piyasada yer alan şirketlere hizmet etmektir. çok büyüttüğümüz üniversitelerin, boğaziçilerin, odtülerin bile amacı budur. iktisat okuyan kardeşimiz çıkar bu \"başarılı\" okullardan ve bir audit/denetim şirketine girer. gece gündüz kavramını unutur. ama sorsan beyaz yakalıdır. mühendis arkadaşımız 1500 liraya anca bir iş bulur. 2 yıl çalışmadan kovulur. ya sermayen olacak kendin şirketleşeceksin binbir belayla, ya da şirketlere boyun eğeceksin. devletin rolü de bu sistemde şirketlerin gelişip büyümesine uygun bir ortam sağlamaktır anca. vatandaşım haksız yere çalıştırıyor, sağlıksız çalışıyor filan gibi şeylerle uğraşmaz bile, çünkü bunlar para/kar/profit getirmez hiç kimseye. 700.000 usd lik saatleri vatandaş takmaz yetkililere, şirket sahipleri takarlar. bakınız soma maden kazası, bkz hayvani mesai saatleri, bkz bakanın gerekirse 18 saat çalışıcaz demesi, bkz şirket patronu ağaoğlu'nun ilgili bakanın skandal açıklamasıyla aynı paraleldeki açıklamaları...işte bunlar hep şirketokrasi.", "john perkins; 4'lü kitap serisinde klişeleşmiş kapitalizm isminin yerine artık bu ismin kullanıldığını veya kullanılması gerektiğini belirtirbeyin yakan komplo teorilerinin artık beyin yakmasına gerek kalmamıştır bu abimizin kitapları ile.herşeyin nasıl geliştiğini,iliğimize kadar sömürüldüğümüz dönem itibariyle sistemin nasıl geliştiğini 1960 lardan başlayarak anlatır.ülkemizle şirketokrasi ilişkisini ise kolombiya,ekvador,panama,ırak ve arabistanın yıllar önce başlarına gelenlerleri anlatarak gayet anlaşılır kılmıştır.ülkemizde özal döneminden itibaren başlayan 2002 den beri ivmelenen sürecin nasıl geliştiğini,başkanlık sistemi ile perçinlendiğini,asıl amacın ne olduğunu içim yana yana okudum.başınıza gelecekleri okuyun,okutun", "ne fütüristik cyberpunk senaryolarından ibarettir ne de antidotu devlettir.1600'lerde şirketokrasi vardı. vereenigde oostindische compagnie kendi kazancı ile satın aldığı silahlarla donattığı bir askeri gücü kullanmakta serbestti. jan pieterszoon coen ismini googlelarsanız adamın iki ünvanı olduğunu görürsünüz: voc genel valisi ve voc subayı. bu adamların problemi çalışanlarına az maaş vermekten çok daha fazlasıydı: istediklerini esir alıyorlar, istediklerini öldürüyorlardı. kâr hırsı ile yapılan tüm o katliamlar devletin yokluğunda değil, devlet ile anlaşmalı olarak gerçekleştirildi. çünkü o çağda öyle önemli bir ticareti yeterli güvenlik önlemlerinin alınmadan yapılmasına göz yummak büyük cesaretti, uzun yolculukta dandik gemiler bir korsan saldırısında telef olup gidebilir ve yapılan tüm yatırımlar da okyanusun dibini boylayabilirdi. binaenaleyh hollandalı eyalet temsilcileri lahey'deki meclislerinde bu işi güçlü bir tekelleşmenin ellerine emanet etmeyi bizzat kendileri makul buldular. bu o dönemdeki tek şirketokrasi örneği değildi, muadilleri diğer avrupa ülkelerinde mevcuttu.bugün insanlar şirketokrasiyi \"fütüristik bir senaryo\" olarak görmeye devam ederlerken, john perkins dünyayı nasıl dolandırdıklarını pek güzel açıklıyor:\"işimiz, petrol gibi göze çarpan kaynaklara sahip ülkeleri tespit edip dünya bankası'ndan ya da kardeş örgütlerinden bu ülkelere büyük krediler düzenlemekti.\" perkins'in sözünü ettiği bu sistemin nasıl işleyebildiğinin bir özeti şu: altyapı projeleri diye insanlar bilinçli olarak ödemeyecekleri borçların altına sokuluyor. millette elektrik için para verecek durum yokken elektrik santralleri inşa ediyorlar, otoyol kullanabilecek insanların olmadığı yerlere otoyol yapıp, karşılığını alamayınca istedikleri kaynakları sömürmek için gereken meşru zemini inşa etmiş oluyorlar.peki hangi devlet, hangi hukuk sistemi, hangi uluslararası denetleyici bu eylemleri yargılıyor?özellikle geri kalmış ülkelerde devlet yöneticileri kendi kısa vadeli çıkarları için halklarının fakirleştirilmesine bizzat göz yumuyor. rantçılığın ve yozlaşmanın bir arada tavan yaptığı ülkelerde olaya \"hükumet ayrı, devlet ayrı\" şeklinde bakılmasının, devletin şirketokrasinin önünde bir engel olacağının düşünülmesinin mümkün olması, \"şirketokrasi = cyberpunk\" klişesi, ne yazık ki insanların içinde yaşadıkları dünyanın gerçeklerine ne denli yabancılaştıklarının göstergesidir. mevcut sistem bilhassa orta doğu coğrafyası özelinde militarizasyon ile barış içinde işlerken bu nosyondan ısrarla gelecekte gerçekleşebilecek olan nahoş bir olasılıkmış gibi söz edilmesi belâhettir.* * * ps: belki de çıtalar çok yüksek. artık milleti umbrella corporation'dan, zombi istilasından aşağısı kurtarmıyor. somalili korsanların kaptanını rehin aldığı bir geminin güvertesinde duran adamların captain phillips esprileri yapması kadar abes olan durumlara belki de bu yüzden her gün tanık oluyoruz. gemili bilal bunu beğendi." ]
'ların özel olmasının nedeni
[ "çünkü çocuktuk çünkü ergendik çünkü dünyadan bihaberdik", "90' ların bu denli özel olmasının sebebi, milenyum* yılına denk gelmesinden ibarettir.milenyum sonrası türkiye' de ve dünyada çok şey değişti. teknoloji gelişti, insanların uğraşları, alışkanlıkları, imkanları, ihtiyaçları farklılaştı. zevkler, renkler bambaşka bir hale büründü.90' ları belki de en özel yapan eden internetin de bu denli yaygın olmayışıydı. zira, insanlar reel hayat ile daha bütün bir halde idi. iletişim çok kıymetli idi. değer veriliyordu. şimdi ise basit bir araç ve önünde kocaman bir yelpaze var.90' lı yılları yaşayan neslin belki de en önemli dönüm noktası marmara depremi idi. şahsen bu benim dönüm noktamdı ve bu olaydan sonra hayatım çok değişti. 90' lı yılları hala arar gözlerim, insanlarla iç içe olduğum o dönemler, sevgi, şefkat daha çok demekten ziyade bazı şeyler daha sade, daha yerinde idi ve bir çok kişi bence haddini de biliyordu.90' lar ne çok iyiydi ne de çok kötü, sadece bazı şeyler yapaylaştı, sanal bir hale geldi.", "insanlar insan gibiydi.mahalle arkadaşlığı vardı, dostluk vardı, şimdiki gibi ikiye pasta misali bölünmüş bir ülke yoktu.", "özeldi ama bir 80'li yıllar değildi. 80'lerin samimiyetinin ve mütevazılığının azalmaya başladığı dönemdi. 2000 ve sonrasını saymıyorum bile çünkü azalmamış, bitmişti.", "belki böyle boktan bir başlık, güzel bir yazarın biraz daha tanınmasına yardımcı olabilir diye şunu verip kaçayım: #27489477", "80'ler neden daha da özeldi?90'larda televizyon kanallarının çoğalması ve 2000'lerde sosyal medyanın iyice yaygınlaşması değerlerimizi ister istemez sarstı. evlerde ailemizle, komşularımızla sohbet etmek yerine televizyona ve internete gömüldük.", "80leri görmemişler için özeldi yani çocukluğu/gençliği 90larda geçenler için özeldi, benim gibiler için 80ler özeldi, 90lar fena değildi, 2000ler sıkmaya başladı, 2010lar borumbok şeklinde geçiyor. oha yaşlanmışım lan bi cümlede 40 yıl saydım:(", "cumhuriyetten sonra 80'lere hatta 90 lara gelene değin insanların hep hayatta kalma mücadelesi vardı. savaşları vardı. savaşlardan geriye kalan yetimleri vardı. sonra darbeleri, darbelerin öksüzleri oldu. demem o ki, hep bir eksikliğin tedariki vardı. 80'lerin sonları ve 90 lar tam olmasa da hayatın pembeleştiği dönemlerdir. çarık bulamayan bir neslin, çok çok pahalı da olsa, alınabilmesi baba maaşının yarısı da olsa adidaslarla tanışma evresidir. cumhuriyetin ilk yıllarının bir köprünün tefrit ayağı günümüzün ise ifrat ayağı olduğu düşünüldüğünde 90'lar o köprü ayakları arasından akan mutedil bir su gibidir. bugünün yetişkinleri de o dönemin hayat gailesinden bihaber çocuklarıdır. aslında belki de tamda bunun için güzeldir 90 lar.", "çünkü saf ve temizdi", "çünkü insanlık henüz cep telefonları ve avm ler arasında kaybolup kapitalizme meze olmamıştı. insanlar kafalarını devekuşu gibi tabletlerine gömüp bireyselleşmemişti. arkadaşlık, dostluk, komşuluk kavramları mantar gibi türeyen mağazalardan, elmalı telefonlardan daha kıymetliydi." ]
alex de souza
[ "twitter'da \"kaptan evde kaptan kim? sen mi daianne mi?\" sorusuna \"ben.ama daiane başkan..hahahahahahahaha\" yanıtını veren kaptan." ]
istanbul vs ankara vs izmir vs bursa vs antalya
[ "ızmirliyimnet antalya", "istanbulluyum , izmiri görmediğim için yorum yapamıyorum ama yazın çok sıcak olmasa antalya veya istanbulu tercih ederim. denizsiz şehirde yapamıyorum çünkü", "küçük istanbul olan bursa", "yaşamak için en ideali ankara, en eğlencelisi antalya, en özgürlükçüsü izmir, en mecburiyetlisi de; maalesef istanbul. bursa için yorum yapmam. arada gidip iskender yiyin.", "benim siralamam; izmir, ankara, antalya, istanbul, bursa.", "istanbul antalya izmir bursa ankara", "yukarıdaki illerin hepsinde bir süre bulundum. kıyaslama yaparsam;istanbul: kaostan beslenen güzel şehir fakat insanı çok kaba.ankara: deniz yok versusa dahil edilmesi bile komik. geçiniz.izmir: doğduğum ve büyüdüğüm hizmet fakiri şehir.bursa: yoruma gerek yok geçiniz. mudanya ve görükle ile olcak iş değil o.antalya: şehir güzel, iyi yatırım almış fakat insanı bir garip herkes tuttuğunu silkeleme derdinde.sonuç olarak objektif olmayan görüşümle bu versusa izmir diyorum. hele ki koku alma konusunda zayıfsanız tadından yenmez bir şehir. insanı diğerlerine göre daha yardımsever, yobaz düşüncelere karşı toleransı yok gönlünüzce eğlenir, size karışmak isteyen olursa da halk desteğini arkanıza alıp linçletirsiniz. hele ki beyaz bir avrupalı gibi görünüyorsanız yaşam keyfiniz arşa çıkar.", "ankara döver", "çok hoştur, ama benane", "her birinde de uzun süre kaldım. istanbul: -kalabalık; hayata etki 2/10 +ozel sektör iş firsati 10/10-kamu çalışanı geçinme 3/10+aktivite bolluğu 10/10-komşuluk ve veli saygınlığı 1/10- güvenlik 4/10izmir kalabalık hayata etki 5/10ozel sektör iş fırsatı 5/10kamu çalışanı geçinme 5/10aktivite bolluğu 8/10komşuluk ve veli saygınlığı 5/10güvenlik 5/10ankara kalabalık hayata etki 6/10ozel sektör iş fırsatı 5/10kamu çalışanı geçinme 6/10aktivite bolluğu 4/10komşuluk ve veli saygınlığı 6/10güvenlik 7/10bursa kalabalık hayata etki 6/10ozel sektör iş fırsatı 6/10kamu çalışanı geçinme 6/10aktivite bolluğu 7/10komşuluk veli saygınlığı 4/10güvenlik 6/10antalyakalabalık hayata etki 5/10ozel sektör iş fırsatı 4/10kamu çalışanı geçinme 3/10aktivite bolluğu 10/10komşuluk veli saygınlığı 3/10güvenlik 5/10" ]
lale mansur
[ "akil insan olmak için sadece \"artık kan akmasın\" cümlesini ezberlemenin yeterli olduğunu hepimize gösteren kadın. bu akşamki aykırı sorular programında enver aysever karşısında konu hakkındaki bilgisizliğiyle gerçekten acınası bir haldeydi, nihat doğan'dan bir farkını göremedim.istanbul'a dikilen 11 milyon lale' ye aynı soruları sorsak illa ki bir tanesi dile gelir, elle tutulur bir şeyler söylerdi lan. bildiğimiz laleden bir farkın olsun be akil lale." ]
ateistlerin daha yardımsever olmaları
[ "uc berkeley tarafindan bir araştırma ile de kanitlandigini gördüğüm onermedir .bunun nedenlerine bakacak olursak;1) ateistler dogru olduguna inandıkları bir şeyi yapmak için kendilerini dogmalarda sınırlamazlar, onların bir şeyi yapmak için aradıkları tek kıstas akıl ve vcdanlaridir. sorgulama alışkanlığı olan bir insan nerede ne yapması gerektiğini daha iyi bilir.2) ümmetci bir yaklaşım benimsemedikleri için her kesimden insana yardım edebilirler. bugun dindar türkiye her yıl ramazan ayında yardım yapmak için özenle fakir bir müslüman ülke seçip, aynı ya da daha fazla oranda ihtiyacı olabilen haiti gibi ülkeleri önemsemezken, ateistler doğal felaketler yasayan musluman pakistan'a da katolik haiti'ye de yardım etmektedirler. 3) bilimsel gelişmeler yapıp insanlığın daha da ileriye gitmesini sağlayanlar çoğunlukla ateisttirler. bunu yaparken etik olmak dışında bir sebepleri yoktur. -burada bilimadamından kastım, bir grup, cemaat desteğiyle dünyada ilk 5000'e girmeyen bir üniversiteden kadro almışlar değil,zaten onların bilime bir katkıları olmuyor, her şey kuran'da yazılı-4) bugun uluslararası alanda, bütçesine oranla en fazla yardımı yapan ülkeler olan iskandinav ülkeleri yogun oranda ateisttirler. 5) ateistlerin yaptıkları katkılar cennet/huri gibi beklentiler olmadan yapıldığı için etik olarak daha fazla degerlidirler.", "#34130700", "atheistlikle ilgisi hem olan hem olmayan şeydir, bir atheistin atheist olma süreci bir yaratanın olmadıgı kabullendikten sonra başlar asıl, kimisi varolusum gercekten bu kadar rastgele mi der ve doğruların, yanlısların, ahlakın, prensiplerin, kötü insan olma olgusunun hepsini biz insanların yarattıgı 1000lerce yıllık kültürden ibaret oldugunu anlar. sonradan ise varolusuna bir anlam katmanın önemini anlar, cünkü diğer türlü bosuna ve tesadüfen yasıyoruz düsüncesi insanı ahlak kurallarının doğruların prensiplerin cömertligin (aklınıza gelen bütün güzel duygu uyandıran ve kötü duygu uyandıran mertebelerini koyabilirsiniz buna) fln sadece masalsı bi dünya oldugunu düsündürtür( öyle olma nedenide insanların icindeki vasat yetersiz kendini tatmin etme amaclı yapılan avuntular, örneğin: yolda bi kafire sadaka verip kendini tatmin etmek yada facebooktan twitterdan onu bunu kınamak katil tayyip yhaaa demek yiyosa toplu bi greve cıkında evsiz yurtsuz insanlar icin her bir sehirde otel tarzı hem okullu hemde barınaklı yerler isteyin gelistirin cocukları), bunun sonucunda öyle bos bakan bi insan olursunuz allahtan cogu kisi bakın allahtan diyorum bu kadar fazla düsünmeden atheism i benimsiyo, düsünmüyolar demiyorum cünkü düsünüyolar, ve insanlık bildigimiz gibi eline tespih alınca, samsung galaxy s3 alınca, bmw 5.20 alınca, ronalda tarzı sac yapınca, facebookta 1000 beğeni alınca, o mütevazi olması gereken egoları ( alt tarafı insanız sonucta) yapay egolar yapıstırılarak kabarıyo, bunlara balon ego diyoruz, yani demek istedigim gercek bir atheist bunlarında farkında olarak yasamalı, insanın egosunun sadece bilimle uğraşarak, kültür biriktirerek, durumlara sosyolojik felsefi psikolojik ne derseniz acıklamalar getirerek ancak kabarmalı cünkü en büyük hizmet insanoğluna budur, darwin amcanında dedigi gibi insanlık sırf nefsi ve o ilkel egosu yüzünden 1000lerce yıl geride yasamaktadır, ayrıca daha temin örneklendirdigim yapay egoların en büyük örnekleri ırk ve din benimsemedir, bi yerde esnaf amcamın övüneceği bir şey olmadıgı ve sıradanlıgını kabul ettiremedigi icin '' way serefsiz biz türküz lan varmı kafa tutan allahın askerleriyiz'' demeside doğaldır. ha bide kapitalist sisteme karsı bisey yapamayız biz tek dünya bu olsada herkezin bi takım seylere sanslara hakkı olsada elimizde deil o zaman bizde mutlu yasamaya bakarız diyenlerde varsiz daha galaxy s3 vs iphone5 modunda gezin, biraz dağınık oldu ama öpüyore", "din düşmanlarının işi gücü bırakıp insanların hassasiyetleriyle dalga geçeyim diye ortaya attıkları önerme. hiç bilimsel durmuyor. oysa dindarların açıklamaları öyle mi? nasıl verileri arka arkaya dizmişler, çatır çatır:öyle anket mi olur yea? kime sordunuz olm? herkese sordunuz mu amk?adam inançlıların daha yardımsever olduğunu dininin haram kıldığı küfürle savunuyor. sonra dönüp seni saçmalamakla suçluyor. bu durum \"ırkçılar daha düşük zekalı çıktı\" haberini hatırlattı bana.http://www.haber7.com/…ilar-daha-dusuk-zekali-ciktibunu hatırlamamın sebebi ise ırkçı ve dindarların olayları yorumlamak için özgür düşünme ve daha fazla araştırma yerine hazır bilgi ve kalıpları olduğu gibi kabul etmekte az da olsa benzeşmeleri. hayatı daha basit verilerle yorumluyorlar. dünya nasıl oluştu sorusuna evrim teorisini öğrenmeye, araştırmaya çalışarak cevap aramaktansa çocukluğumuzda öğretilen \"allah baba evreni yarattı, adem cennette yasak elmayı yediği için hepimiz dünyaya geldik ve günahlarımız sevaplarımızdan fazla olursa(ki bu denklemin de garantisi yok) bunların cezasını çekmek için cehenneme gidebiliriz, dikkat edelim\" gibi şeylerle ömürlerini geçiriyorlar.aynı şey ırkçı insanların, ulusal ya da uluslararası sorunların kaynağını diğer ırklara yüklemeleri basitliğinde devam ediyor. ama birileri çıkıp bir sürü bilimsel araştırma yapmış, doğru ya da yanlış ortaya bir veri koymuş. çok da önemli değil, eğer dini kötülüyorsa. yaklaşım bu kadar basit.", "benim alt mahallemde oturanlar çok yardımseverler hem müslüman ülkeler de öyledir diye düşünüyorumcular ile sözlerini anladigi konusunda şüphelerim olan birinin kopyala yapistir ile koydugu siirler ile karsi çıktıkları araştırma olmuştur 1) soz konusu araştırma recep tayyip erdoğan üniversitesi gibi dalkavukluk amacı ile hizmet veren bir yerde değil dünyada ilk 20'ye giren uc-berkeley gibi prestij sahibi bir üniversitede yapılmıştır. ayrıca araştırma müslümanlar tu kaka insanlardır dememektedir, sadece farklı inanislardaki insanların aynı durumlardaki tepkilerini göstermektedir. farklı verisel argümanlar sunmak yerine gocunmak biraz aptalca görünüyor. 2) geçtiğimiz ay iki farklı haber vardı biri dunyanın en fakir ülkelerinden biri olan musluman bangladeş'te çıkan fabrika yangını ve ölen 1100'un üzerinde insan, bir başka haberde de son aldığı airbus uçağının icini altında kaplatan bir müslüman şeyh. hani onlar cok yardimseverdir dediginiz bu bonkor müslüman ulkedekiler, saati 18cente çalışan bangladeslilere karsi neden bunu göstermediler? bunun yanında richard dawkins foundation gibi gruplar lobi faliyetleri sayesinde calvin klein gibi buyuk firmaların is yaptıkları bangladeş fabrikalarında işçi şartlarını geliştirmek için yapılacak programlara maddi destekte bulunmasını sağladılar.3) arap şeyhi parası var şımarmış da diyebilirsin peki dunyanın en zengin adamlarından ikisi bill gates ve warren buffet in servetlerinin hepsini hayır işlerinde harcamak dışındaki ortak noktaları ne? ateist olmaları 4) burada dunyanın en fazla maddi ve gönüllülük çalısmaları ile yardımsever olan ülkelerinin listesi var burada da dunyanın dini inanışları en az olan ülkelerinin listesi var iki listenin de birbirine ne kadar benzediğini görebiliyorsun da bunun nedenini sorgulayabiliyor musun? ne demişler biraz mantık, biraz mantık...", "sosyal bilim çalışmasıdır. hani şu çakma bilim alanı. kendilerini bilimden saysınlar diye önüne sosyal koyup dayadığımız var ya. o.isterse harvard'da yapılsın, sosyal bilim çalışmaları bilim değildir, kim parayı fazla verirse o tarafa çalar.", "araştırma ateistler ve herhangi bir dine inananlar arasında bir karşılaştırmaya dayanıyor. müslüman ve ateistleri karşılaştırmıyor. böylece inançlıların(müslümanların değil) okuduğunu anlamaya çalışmadıkları, sahip oldukları düşünceyi dayatma dışında bir amaçları olmadıkları giderek daha da tescilleniyor.bilim merak ve şüphe ile çalışır. dinde ise bu yoktur. sorgulama olmaz. bu sebeple yazılanları anlamak yerine çürütmek daha önemlidir onlar için. yapılan da budur ve bu yazılanlar da çok fazla değer atfetmeyecektir kendileri adına.ben bir ateist olarak bir gün inanabilme ihtimalimi cebimde saklı tutuyorum, bu konuda özgürüm ve aklım neyi doğru gösteriyorsa o doğrultuda hareket edebiliyorum. bir inançlı ise -büyük ihtimalle çocukluğundan beri sahip olduğu- inancını en küçük bir riske dahi atamaz. bu bakımdan özgür değil hapistir. bu yüzden din dogmadır ve akla uygun değildir.", "bunu kral abdullah 50milyon bağışladı deyip mynet.com haberini paylaşanlar cidden neyin kafasını yasıyorlar? olumlu tarafından bakmak gerekirse en azından \"ama sosyal bilimler bilim değil ki\" mantığından bu noktaya gelmek de buyuk bir sıçrayıs şimdi ilk basta araştırmayı okumadığınızı ya da okuduğunuzu anlamadığınızı düşünüyorum çünkü zaten araştırmanın kendisi müslümanlar bencildir falan demiyor sadece tüm gruplar içerisinde maddi ve gonulluluk destegi olarak en bonkor olanlarının ateistler olduğunu söylüyor, eminim ateistler gibi çok yardımsever müslüman veya zerdustler de vardır, ama oranlamada en üstteki grup sizin pek sevmediğiniz bir grupbunu paylaşmakta bir art niyet aramak da neyin nesi? oysa ki başbakanımız çıkıp kafir, kafası güzel nesil istemediğini söyledi onun istediği dindar nesilmis.. ne dilediğinize dikkat edin gercek olabilir derler şimdi sayın rte nin elinde dinsiz bir nesil olsa oransal olarak daha yardımsever bir nesil olacağını burada görebiliyoruz. ama tabi onun istediği koyün gibi kontrol edebileceği bir grup olduğu için dunyanın en zengin 8. lideri dindarı yardımsevere tercih edebilir.", "karşıt argümanları sıralamak gerekirse, benim tanıdığım ismail amca var çok yardımsever ve müslüman demek ki en yardımseverler müslümanlar araplar çok bonkorler hem hizmetlilerine hem de alışveriş yaparken olsun kaldıkları otel odaları olsun mükemmeller üstelik de müslümanlar..arap şeyhi 50milyon bağışlamis ici altin kapli ucagi almis ama olsun bill gates warren buffet ateist onlar saylanmaz.benim kaynaklarım sadece mynet değil hürriyet bile aynısını yazmış. -habervaktim de diyebilirdi buna da şükür-uc-berkeley dandik bir üniversite ben onun dediğine inanmam sosyal bilimler bir kere bilim değil dediğine inanmam komünistler atayistti, onlar kötüydü demek ki atayizler de kotu. aruz ölçüsüyle yazılmış bir siir buldum, ne diyor bilmem ama icinde kafir falan geçiyor buraya kopyala yapistir yapayım da yanıt vermiş olayımiyi bari atayizlerin iyi olduguna dair bilimsel bir calışma buldunuz hemen paylaşın oysa ki biz kur'an dinleyen çiçeğin 3 kat hızlı buyuduguyle ilgili bilimsel (!) calışmamızı hiç duyurmamistik. atayistler kotu bende oyleydim sonra ışığı gördüm paylaştığınız araştırma hakkında madde madde fikirlerinizi yazmışsınız hiç görmemiş gibi davranayım onlara karsi savunma yapmak yerine arapların yardimseverliginden bahsedeyimbunların hepsine tek tek yanıt verilmiş ama tekrar sıralayayım dedim hepsi birlikte daha güzel duruyor, aptalligin komikliği de burada olsa gerek..", "doğru olabilecek bir önerme. farklı argümanlarla eleştirilebilir.lakin bizzat kendim bir hristiyan olarak ne yazık ki bu önermenin doğruluğunu kabulleniyorum. neden mi?bu dünyada din için , tanrı için ölen ve öldürülenlerin sayısı; hiçbir katliam veya veba vb. salgınlarında ölenlerin sayısı ile karşılaştırılamaz.rab bize \"sevgiyi\" - \"sevmeyi\" -hangi monoteist din olduğu fark etmez-müjdelerken sırf bizimle aynı inancı paylaşmıyor diye acı çektirdiğimiz onca masıum insan bu argümanın en büyük kanıtıdır." ]
ekşi bilgi kaynağı
[ "gol sonrasi sevinci cok itici. evet. deplasmanda rakibi susturuyor ve ronaldo'nun hareketini aynen kopyaliyor.gozlerimiz 4-5 gol gerideyken deplasmanda gol atip rakibe sus isareti yapan pembe yanakli kezban tuncay sanli'yi ariyor.", "natalie portman'ın harvard üniversitesi psikoloji bölümünü burslu bitirmesi, nöropsikoloji üzerine çalışması, columbia üniversitesinde terör psikolojisi dersleri vermiş olması (v for vendetta), şöyle ve şöyle yayımlanmış makalelerinin olması. kendisini aktris olarak değil akademisyen olarak tanıtmak istemesi.oha ben bu yıl öğrendim bunu. insan psikolojisinin özünü bilmeyen birisi, muhtemelen o kadar iyi rol yapamazdı zaten malum filmlerde. rol oynamıyor aslında rolü yaşıyor sanki.edit: linkler gitmiş, tekrar bulup güncelleyeceğim.edit2: bu entrym facebook'ta baya dönüyormuş. lakin kendi yazısıymış gibi yazıp kopyala-yapıştır şeklinde paylaşanlar, \"alıntı\" olduğunu belirtse hoş olurdu. \"çalıntı\" yapmayalım, \"alıntı\" yapalım bence.", "ntv'nin gerçekleri sakladığı maç. halk tv'de milli takım önde. halk tv'yi açın.", "--- spoiler ---düşünsenize şirketinizin logosu fenerbahçe formasında--- spoiler ---36 yıllık hasta beşiktaş'lıyım 15 yıllık kongre üyesiyim. 8 yıldır kendi şirketimiz var. keşke imkanım olsa da logom fenerbahçe forması'nda olsa. dalga geçmeye çalıştığın asırlık camia aslanım yavaş gel. aziz yıldırım forması değil lefter'in can bartu'nun forması o.", "glokom krizi esnasında tek seçilebilen renk pembe dir. o yüzden glokomda kullanılan göz damlalarının kapağı pembe renktedir.", "\"dünyadaki en başarılı askeri harekatlardan biri avusturya-prusya savaşı sırasında liechtenstein'ın yaptığıdır. kimseyi öldürmedikleri gibi, 80 kişi yolladıkları ordu 81 kişi olarak geri dönmüştür. bunun sebebi de savaş sırasında karşı taraftan bir kişi ile arkadaş olmalarıdır.\"öldüm lan allahsızlar ahhahahaha", "ofiste sesli okudum ve hepberaber sesli güldük.bir tane akıllı adam da çıkıp diyemiyor mu \"aga biz bunları yazdık da çok salak oldu be\" diye.", "kendi oruc tuttugu icin herkesin de oruc tutmak zorunda oldugunu dusunen anadolu comarlarina dert olmustur.", "taşaklı bir takım ile güçsüz bir takım ne zaman karşılaşsa, ortaya çıkması çok muhtemel bir sonucun gerçekleşmesidir. liverpool'un kulakları çınlasın.", "lan oğlum ben de 86’lıyım şu adamın yaşını abartıp durmayın alınıyorum üzülüyorum ya.", "peter luger", "serdar bey'e opsiyonludur", "casusluk; bir bilginin sahibinin izni olmaksızın ondan gizli ve izinsiz bir şekilde elde edilme sanatıdır. bu sanatı icra edenler çeşitli yöntemler kullanırlar, bu yöntemlerden biride sexpinonagedır. herkes red sparrow adlı filmi duymuş belki de izlemiştir.burada ajan; casusluk için cinsel aktivite, yakınlık, romantizm ya da baştan çıkarma gibi günümüzde normal sayılabilecek davranışlar sergileyerek, karşıdaki hedefin ya kendine bağlanmasını sağlar ya da kişiyi şantaj yapabileceği konumlara düşürür. bu sayede kişi istenilen bilgiyi vermeyi istese de istemese de ikna olur. bu sanatın ilk kullanımlarını, belgeli bir şekilde birinci dünya savaşı yıllarında yaşamış olan mata hari1 görmekteyiz. mata hari kullandığı bu teknikle fransız, ingiliz, rus subay ve devlet adamlarından topladığı çok gizli askerî bilgileri kızına yazmış olduğu masum mektuplar halinde, özel diplomatik kurye ile paris'ten almanlara ulaştırıyordu.sexpionage sitillerinden birinede bal tuzağı veya bal küpü ismi verilir. burada kişilerarası, politik, devlet casusluğu dahil olmak üzere ya da parasal amaçlarla romantik veya cinsel ilişkilerin kullanılmasını içeren bir çeşit araştırma uygulamasıdır. tuzakçı dediğimiz birey burada bilgi toplayabilecekleri veya başka bir hedef üzerinde etkileyebilecekleri kişileri yanlış bir ilişkiye ikna etmeye çalışacaktır. bunun için casus,kameralar kullanarak kişiyi uygunsuz durumlara düşürür.örnek verecek olursak 2007 yılında romanya'nın kişinev konsolosu olan ion nuica, konsolosluk görevlileriyle seks yaptığını gösteren bir video ortaya çıkması üzerine istifasını sundu. ve bu durum yeniden seçilmesi önlemişti.yine 2009 yılında rusyadaki britanya baş konsolos yardımcısı james hudson ruslar tarafından bir bal küpü tuzağına çekildi ve kayda alındı, burada hudson iki hayat kadınıyla seks yaparken görüntüleniyor ve bunun üzerine istifa ediyor.1yukarıda ki örneklerin hepsine baktığımız da bal küpü tuzağının hepsinin kadın ajan ya da kadınlar üzerinden olduğunu görmekteyiz. birde bunun erkek boyutu bulunmakta. soğuk savaş yıllarında, doğu almanya istihbarat teşkilatı başkanı markus wolf çok akıllı ve bilgili bir kişiydi ve kendisine bir sexpionage uzmanı diyebiliriz. kendisinin konuyla alakalı bir çıkarımı bulunmaktaydı ve en iyi hedeflerin orta düzey politikacı veya çalışanlar olduğunu savunuyordu. yani kişiye sabotaj yapmaktan çok aşık etmeyi istiyor ve bu yolla her şeyi yaptırabileceğini savunuyordu. bundan dolayı 1970 yılında adı romeolar olan bir program başlattı. bu programın içinde iyi eğitimli bir grup erkek ajan bulunmaktaydı ve soğuk savaş döneminin en iyi operasyonlarından biri sayılmaktaydı. bu romeo dediğimiz erkek ajanlar iyi giyimli, zeki ve para sahibi kişilerdi. hedefleri nato ve diğer hükümet binalarında çalışan yalnız kadınlardı. onların bulunduğu lokantalar, gece kulüpleri ve restoran gibi yerlere giderek bir şekilde tanışır, onlarla flört eder ve daha sonra evlenirlerdi. evlilik içinde kendilerinin bir ajan olduğunu(tabi ki doğu almanya ajanı değil) söylerler ve gereken bilgiye ulaşmak için karşısındaki kadını kullanırlardı.amerikan büyük elçiliğinde çalışan ve orada bir sekreter olan gabriele kliem, bu romeolardan biri olan farnk ditzel tarafından kandırıldı ve aşık oldu. 1977–1984'te birlikte oldukları süre boyunca gabriele kliem farnk ditzel'e amerika büyük elçiliğinden çok gizli evrak ve dokümanları getirdi. gabriele kliem gibi romeo'ları için casusluk yapan yaklaşık otuz ila elli kadının olabileceği bilinmekteydi. berlin duvarı yıkıldıktan sonra bunların hepsinin ortaya çıkmasıyla birlikte bir çok kadın bu durumdan yargılandı.", "rusçuların savaşın başından beri söylediği yalanların kısmi listesi -(savaştan önce) rusya ukrayna'yı işgal etmeyecek, batı zorla savaş çıkartmaya çalışıyor. putin oyuna gelmeyecek. (putin ukrayna'yı işgal etti) -tamam rusya savaş başlattı ama elinde başka bir seçenek kalmadı. rusya sınırında nato ülkesine izin veremez (finlandiya nato'ya katılıyor ve rusya mal mal bakıyor)-kiev düşmek üzere, 24 saat içinde kiev düşmüş olur (8 ay oldu hala düşmedi)-rusya kiev'den taktiksel olarak geri çekildi. istese 3 günde alırdı. (babayı aldı)-ukrayna hava kuvvetleri tamamen imha edildi. ruslar hava hakimiyetini sağladı (sağlayamadı)-rusya çok temiz ilerliyor, şehirlere bilerek zarar vermiyor (doğu şehirlerinde taş üstünde taş kalmadı)-putin daha modern silahları piyasaya sürmedi. birkaç güne kadar modern silahlar geliyor (gelmedi)-ukrayna ordusu dağıldı, ukrayna ordusunun etrafı sarıldı, ukrayna ordusu teslim oldu (hiçbiri olmadı) -ukrayna'nın kherson'daki karşı saldırısı bozguna uğradı, hezimete uğradı (kherson geri alındı)-ukrayna ordusunun 173. mekanize tugayı rus tarafına geçti (yalan)-moskova gemisi batırılmadı. gemide ufak bir yangın çıkmış ve söndürülmüş. (gemi battı) -ukrayna kırım'daki askeri havaalanını vurmadı. askerin biri sigara içerken yanlışlıkla yangın çıkmış ve söndürülmüş (20'den fazla uçağın haşat olduğu uydu fotoğrafları geldi)-rusya ukrayna'ya verilen himars'ları daha polonya sınırını geçer geçmez havadan vurdu. (birini bile vuramadı) -zelensky çoktan polonya'ya kaçtı. videoları hep yeşil ekran önünde kiev'deymiş gibi çekiyor. (kaçmadı)-ukrayna'da yüzlerce nato subayı var ve birçoğu rusya'ya esir düştü (bir tane bile gösteremediler)-rus ekonomisi çok iyi, ruslar yaptırımlardan zerre etkilenmedi (rus merkez bankası başkanı bunu bizzat yalanladı)-ukrayna ordusu ve ukrayna'nın başındaki yahudi adam aslında nazi. ruslar nazilere karşı savaşıyor. (buna inanan zaten dünyanın düz olduğuna da inanır)-2014'te nato ukrayna'da darbe yaptı. zelensky başa darbeyle geldi (hayır seçimle geldi, darbe filan olmadı)-rusya gaz satmayı keserse avrupa ukrayna'ya destek olmayı bırakır (rusya gazı kesti, avrupa desteği bırakmadı)-rusya savaşın başından beri toplamda sadece 4-5 bin kayıp verdi (ölen her 7-8 askeri 1 ölü olarak sayarsak olabilir)o değil de bu başlıkta her gece bu saatlerde amerikalı zottirik rusçu bir akademisyenin videosu paylaşılıp \"rusya'nın haklı olduğunu amerikalılar bile kabul etti\" deniyordu. kaç gündür adamın videosu paylaşılmadı. adam esir düşmüş olmasın?" ]
dezenformasyon
[ "rakibi yaniltmak icin ortaya surulen yanlis bilgi. ajan diye guvendiginiz herifin ipnalik etmesi sonucu ortaya cikabilecek durum.", "insanları yanıltma amacıyla yanlış, fazla ya da eksik bilgi vermektir..", "http://www.disinfo.com/", "adıyaman'ın bir ilçesi.", "harf tercumesi", "bugünlerde medya mensupları ve eski askerler arasında yaygınlaşan bir çiklet markası.", "yaşını küçük söyleyenlerin sıklıkla gerçekleştirdiği olay.", "disinfo.net", "artik daha cok bir medya terimi olarak kullaniliyor. bilincli olarak kitleleri yanlis yonlendirmek amacli yapilan eksik habercilik veya yalan habercilik. abd'nin irak'i istilasi sirasinda cnn ve turevlerinin yaptigi buydu ornegin. ulkemizde bu isi en iyi yapanlardan biri tetikci gazete hurriyet'tir. gundemi isgal eden buyuk olaylarda hurriyet, sabah, milliyet ve saz arkadaslari tek bir detone fire vermeden emir aldiklari yerden edindikleri uydurulmus veya kasitli bilgilerle bir takim gorunmez guclerin, odaklarin lehine kitlelerin beyinlerini yikamaya calisirlar. tehlikelidir. türk basını dezenformasyon ağının güçlü bir parçasıdır..", "aslında anlamı yanlış bilgi verme değil, bilgisizleştirme olan kelime. dezenformasyon'a anlam olarak yakıştırılan, aslında misinformation (sözlükteki şekliyle misenformasyon) kelimesinin gerçek anlamıdır. yanlış anlaşılmasın, bu yerleşik hata bize ait değildir, zaten ingilizce konuşan ülkeler bu karmaşaya çok önceleri düşmüşlerdir. bize onu düzeltmek düşmez, sadece etimolojiden keyif alanlar için hala kapanmamış bir konudur.kelimenin kendi içinde bile \"yanlış bilgi\" durumu olması, dilin cilvelerindendir.\"mis (mes, misan)\" ön eki genellikle hataya, \"dis (des)\" eki de yokluğa işaret eder. to misunderstand* denir de to disunderstand denmez mesela.öte yandan, disinterested* vardır da misinterested denmez.http://www.disinfopedia.org/…l?title=misinformationnot: ingilizce'de tartışmalı olan bu kelime hakkında her türlü eleştiri, öneri ve bilgiye açığım, bu girdi* de anlatmaya çalıştığı kelime gibi canlı kalmalı. bu savı çürütebilecek, aklıma gelmemiş örnekler çıkabileceğini düşünüyorum." ]
zeki insanların ortak özellikleri
[ "hic itiraf etmeseler de aptal insanların mutluluguna ozenirler.bir turlu tatmin olamazlar hicbirseyden,bu yuzden kendilerinden baska herkese faydaları dokunur.genelde anlashılmadıklarından anlayabilene hemen baglanma egilimindedirler." ]
bir dakika emniyet müdürü'nü arayacağım
[ "bir vatandaşımızın yapmak istediği bir eylemi arkadaşına bildirmesi hadisesi.", "yıllar evvel memati \"bu millet niye arkasına aldığıyla övünür ki?\" demişti. onu anımsattı bu hanım.eğer varsa böyle bir emniyet müdürü, görevini epey kötüye kullanan, devletin gücünü kendi gücü gibi gören dallamanın tekidir kesin.", "şimdi ararım burayı yığarımbu da yeni moda oldu. insan, \"yığ da görelim be ablam\" demeden edemiyor.", "kanunların sadece güçsüze işleyeceği anlayışı o kadar yerleşmiş ki ülke insanına, insanın geleceğe dair umutları kırılıyor.tanım: adil olmayan bir insan beyanı.", "polise \"senin müdürün tanıyorsun\" diyebilecek kadar öz güvenli kadını izledik, bu kadın kimdir? o müdür kim ve bu kadınla ilişkisi nedir? merakla beklediğimiz sorular, tabi birde polislerin başına ne gelecek.", "aramadı arkadaşlar. boşuna beklemeyin.", "tanıdığından adı yerine emniyet müdürü diye bahsettiğini öğrendiğimiz ifade. emniyet müdürünü tanıyor olabilirsiniz de, arkadaşınıza bu kişiden bahsederken adı yerine mesleki sıfatını mı kullanırsınız? telefonu açınca da \"alo, nasılsın emniyet müdürü? ya biz de sorma burda polisler var durdurdu ceza kesicekler\" diye mi konuşacak. onun dışında izni olmadan görüntülerinin sosyal medyaya yayılması konusunda haklıdır. işi gücü bırakıp uğraşsa mahkemede 3-4 yıl sonra tazminat kazanabilir dha'dan. bu sikik olaya da kimse itiraz etmiyor. tamam yasaya aykırı davranan cezalandırılır da görüntüsünü izinsiz alıp ortalığa yaymak ne oluyor? sadece suç olaylarında değil, kaza maza, hatta sokakta yeme içme esnasında bile birtakım sikik haber kuruluşlarının mezesi olabilirsiniz. düşünün kaza geçirmişsiniz ambulansta hastanede görüntüleriniz tüm ülkenin elinde. bu suç değil mi şimdi? polisin yanıbaşında yapıyorlar bunu bir de.", "ne güzel iş; ehliyetsiz araç kullanırken sıkıntı yok, çekim yapılınca bilmediği yasalara sığınarak kendini korumaya çalışıyor.ne oldu, şimdi istemediği kadar çok insan izledi. streisand effecthadi geçmiş olsun, dediğim kişiye ait söylem.", "o kadar artistik yapıp \"ee şey mehmet abi'yi tanıyon mu\" ezikliği ahsahdasdh", "kadin hakli, ehliyet yoksa islem yap gec. muhtemelen evde unutmustur, ben de unutuyorum bazen. tc kimlik kartindan sorgu yapabiliyorlar. bazilari polisler bunu sorun etmiyor, cezasi da ufak bir sey. ama niye cekiyorsun, niye basina servis ediyorsun? bi de üfletirken cekmisler. alkol de cikmamis. kadin tiki olabilir ama ifsa edilecek bir seyi yok. bu haksiz filme almaya dayanamayan kadin da tanidigi emniyet mudurunu arayacam demis hepsi bu. madem basina servis edilmeyecekti bu video bize nasil ulasti? polis buldugu kucuk bir kusuru medya şovuna cevirmis." ]
vice versa
[ "tam tersi de gecerli demek olan laf obegi..", "ingilizcede 400 yildan beri kullanilan, kökeni 2000 yil önceki latinceye giden tamlama, literally 'the regular position turned around or reversed' artiz", "fransızcada da aynı yazılan ancak \"vis versa\" olarak okunan tamlama", "2 hafta içinde iş kuleleri'nin altında açılacak olan yeni bir bar.", "ingilizcedeki en guzel kelime grubu", "sürekli talep gören içkilerin fiyatlarının değişeceği söylenen, borsa usulü çalışacak yeni bar, barsa.", "borsa fikri muhtemelen ankaradaki borsa adlı bardan esinlenilmiş olan güzel dekorlu yer.", "sami altuğ", "türkçede özelikle fonetik olarak aynı tadı yakalayan karşılığı olmayan çift taraflı durumlar için kullanılan tamlama. bu yüzden türkçede ya kullanmazsanız ya da \" pis ukelaaa!!\" bakışlarına maruz kalırsınız.", "tersi durumda tersi geçerli" ]
kullanıcı: sycrone one
[ "lülü" ]
odtü
[ "vakti zamaniyla güner umit'in turnike programinda acilimini sordugu ve yarismaci bayanin \"ot derleme toplama unitesi\" cevabini uygun buldugu kisaltma.", "bir arkadas memleketinde berbere gider, esnaf abi muhabbet acmak icin nerede okuyorsun diye sorar.arkadas da odtu diyince bir kac dakika durur vatandas.-yaw odtu diye bir sehir var mi?*", "minubuslerin istikamet bildiren yazılarında \"ottü\" veya \"otdü\" olarak geçen kısaltma.*", "odtü kampusu", "#9232716", "odtu universitesi", "ömür uzatan üniversite kampüsleri ömür kısaltan üniversiteler", "odtü yurtları kantin boykotu", "5. senenin sonunda d'sinin depresyonu temsil ettiğine kanaat getirdiğim kısaltma..", "bu sene kazandığım fakat bir anda çevremden girmesi kolay da okuması çok zor diye yorumlar aldığım neredeyse insanların keşke kazanmasaydın diyecekleri okulum." ]
frodo ve sam'in yolculuklarının tam km sürmesi
[ "inşallah harita ölçekleri aynıdır." ]
eylül gsm operatörlerinde hatların çökmesi
[ "rezalettir.beklenen istanbul depremi olduğunda başımıza neler gelecek varın gerisini siz düşünün.", "whatsapp araması ile görüşebilirsiniz.edit: tekrar iç mekana giren ve wireless'ı olan her vatandaşa ulaşmak mümkün.", "izmir'de eşimle birbirimizi arayamamıza sebep olmuştur.", "bunun bir bedeli olmalı.sözlük yazarları kamuoyu oluşturmalı ve tc tarihinin ibretlik yaptırımı uygulanmalı. gsm oparetörlerine verilecek cezadünya'nın vergisini kesiyorlar,hoplıyor zıplıyorlar,hatlarımız çalışmıyor hemde en ihtiyacımız olduğu zamanda.topunun allah belasını versin.edit: kimi yazarlar \"işin teknik kısmı var\" gibi saçma şeyler yazıyorlar.ben vatandaşım kardeşim banane teknikten. enkaz altında kaldığımızda bu teknik konuları düşünecek çok vaktimiz olacaktır haa tabi hala hayattaysak", "t24'te \"istanbul'da şiddetli deprem\" şeklinde bildirim geldikten sonra 10 dakika boyunca izmir'de bile telefon çekmemiştir. *edit: hala çekmiyor!edit 2: hala çelmiyor. 5’er dakika olmak üzere yalnızca iki kez çekti. türk telekom bayilerinin önünde onlarca insan isyan etmekte.tanım: hattımı vodafone’a taşımama neden olmuş sorundur.", "whatsapp araması ile görüşebilirsiniz diyen sivri zekalı arkadaş hatlar gidince 3g ile nasıl whatsapp kullanacağını da tarif edebilirse memnun oluruz.edit. çok mesaj aldım. wi-fi ile görüşebilirsin diyen mi istersin (sokakta nereden wi-fi bulduysa?) edge hızıyla konuştuğunu söyleyen mi ararsın bolca var. bir de asıl yazan arkadaşta editleyip iç mekanda wi-fisi olana ulaşırsınız demiş ya harika olmuş. cidden sivri zekalısınız çok net. konu başlığını okumamış adam yahu nereye yazdığının farkında bile değil !", "rezalet değildir, hiç bir telefon şebekesi tüm abonelerin aynı anda telefona sarılmasına göre düzenlenmez. bu gibi durumlarda en mantıklısı mesaj atıp makul bir süre cevap beklemektir. herkes böyle yaparsa mesajına cevap alamayanlar arayıp merak ettiklerine ulaşabilir.telefonu düşürebilen yarım saat geyik yapıyor amk.\"iyi misin? iyiyim\", olması gereken iletişim bu kadar.haberleşme kanalını gerçekten iyi olmayanlara bırakacak kadar medeni olmayı öğrenmemiz lazım.", "aşırı yoğunluktan olduğunu sanmıyorum. telefonda konuşurken karşımdaki deprem oluyor dedi ve gitti. yazıldığı gibi sallanırken gitti. yapacağınız altyapıyı sikeyim.", "vodafone hatlar iptal gibi. iletişim kesildi. arama yapamıyoruz.", "rezalettir. turkcell birde reklam yapıyordu ihtiyacımız yok ama dronre kaldıracaz edecez falan. birde diyolar en iyi bizim operatör çekiyor diye. yalanları bir bir ortaya çıkıyor.edit: rezalet değildir diyenlerin kafasını yaşamak istiyorum." ]
fleetwood mac
[ "1965'ten bu yana faal olarak müzik yapan efsanewi amerikalı grup...iki aşamadan oluşuyo kariyerleri...1965-74 arası:bu dönemki kadro:peter green: vocal & guitarjeremy spencer: vocal & guitar & slide guitarjohn mv vie: bassmick fleetwood: drums74'ten soona green we mc vie ayrılıyolar...öteki ikisi karılarını alıyo gruba we grup bi pop grubu oluyo...ancak dünyanın en güzel kadınlarından birisi olan stevie nicks de bu grupta...halen faaller...en ii albümleri tabiiki peter green'le yaptıkları müthiş blues albümleri, özellikle de 68 tarihli mr.wonderful...", "son üç cd leri hariç çok iyiler .stevie nicks en sevdiğim seslerden hele rhiannon da she's like cat in the in the dark deyişi....", "little lies, tusk, go your own way, the chains, dreams lezizdir", "little lies", "1979'dan sonraki albümlerini görmezden gelmek şartıyla rock tarihinin en baba gruplarından biri diyebilirim. peter green'li albümler şahane olmakla birlikte 1975, 1977 (rumours) ve 1979 (tusk) albümleri de tarihi önemdedir. stevie nicks'e eyvallah tabii fakat ben esasen christine mcvie'nin sesine hastayım. akşamları sobanın başında o söylesin ben dinleyeyim isterim.", "hep amerika'yla ozlestirmisimdir kendilerini.. rock,country,blues karisimi mellow muzikler yapan sevilesi grup..", "man of the world isimli parçanın sahibi olan grup.", "need your love so bad albatross black magic woman", "son albümleri \"say you will\"deki \"thrown down\" friends'in \"tow the soap opera party1\" bölümünde rachel'in kendini kaybedip joey'i öpmek için aradığı sırada çalan parçadır. sahneyi süper etkili kılmıştır.", "esasen iki farkli grup.. birincisi peter green'li, jeremy spencer'li (ki kendisi hamam oglani'na benzer) kadronun kotardigi blues albümleri.. mick fleetwood ve john mc vie, john mayall'in blues breakers grubundan (akademisinden de diyebiliriz) çikma adamlar oldugu için, bu çok sasirtici degil tabii... peter green'in daha sonra delirmesi, ortadan kaybolmasi (ben adolesan dönemlerimde kendisini ölü olarak biliyordum, o denli bir kaybolus söz konusu)... bu yillara ait harika bir bbc session'lari vardir, çok sonralari double albüm olarak piyasaya da sürüldü...isin ilginc tarafi, bu kadronun dagilmasindan sonra fleetwood ve mc vie'nin yanlarina üç kisi alip (lindsey buckingham, stevie nicks, christine mc vie), müzik türünü kökten degistirip bir pop grubu kurmalaridir.. fakat isin daha da ilginc tarafi, bu pop grubunun da fevkalade olmasi.. rumours ve tusk albümleri harikadir, tango in the night falan da iyidir... toz pembe bir his uyandirirlar ve pürüzsüz bir sound'lari vardir..." ]
ikinci abdülhamit
[ "vahdettin: \"- şimdi başımızda hamid abim olsaydı bugün bu hallere düşmezdik..\"kendisi son 200 yıllık siyasal hayatımızın en çok tartışılan siyasisidir..", "ingiltere'nin başına bela olsun diye ira*yı kurduğu iddia edilen, istihbarat konusunda uzman osmanlı padişahı.", "son padişahlardan...kulaktan dolma dolma ile sarma arasındaki fark bilgime göre, bilmemkaç yılında erkek veledi doğdu diye; bir adet akdenize, bir adet de karadenize beleş seyehat imkanı tanıyan gemi çıkaran adam.. işin tuhaf tarafı: karadenize giden beleş geminin(adı kaplan imiş) içinde, beleşe seyehat etmek tasavvuruyla bulunanların 2000 adedinden, 1600 adedi mefta olmuştur..(dedemin maceralarından)", "marangoz'dur ayni zamanda, kapanir saatlerce atelyesinde calisirmis, yaptigi masa ve dolaplar hala istanbul üniversitesi hukuk fakültesindedir, bazilari bilfiil kullanilir.", "yahudi ve batı kulislerince, büyük borçları olan osmanlıdan toprak koparma beklentisi içerisinde başa getirilmiştir. ancak evdeki hesap çarşıya uymamamış, abdulhamid bir karış toprak bile vermemiştir. bunun üzerine aynı çevreler bazı iç güçleri de kullanarak abdülhamid üzerine kampanyalar başlatmış, kızıl sultan gibi lakaplar takmış, akıllı politikasına reğmen korkaklıkla suçlamış ve sonunda alaşağı etmiştir.", "jurnal kavramının çıktığı dönemin sultanı; siyasi tavrı ile bugün bile etkilerini gördüğümüz paranoyak korumacılık ruhunu zirveye taşımıştır. eleştiriye izin vermeyen, bütün kötülüklerin yabancı düşmanların eseri olduğunu düşünen, aynı zamanda narsist olan ve kendini aslında çekilemeyen,herkesin baltalaması yüzünden hakettiği yere ulaşamamış bahtsız olarak gören günümüz siyasi zihniyetinde büyük katkısı vardır. halefi ittahatçıların ırkçı-turancılığıyla eklektik bir yapı oluşmasıyla bugün çözmek için uğraştığımız (aslında pek de uğraşmadığımız) pek çok sorunun kaynağı olduğu belki ağır bir itham olsa da en azından coğrafya kitaplarından burun terimini kaldırtacak mentalitesiyle pek çok paranoyağa fikir babası olmuştur. (burnu aşırı büyük olduğundan ve ismi kolaylıkla söylenemediğinden \"burun\" kelimesi bir tür zamir halini almış ve kısa süre sonra burunla ilgili bişey demek de tehlikeli hal almıştır.)", "kravatı ilk kez takan* osmanlı hanedanıdır aynı zamanda..", "bir rivayete gore turk tarihinde en fazla uc insan hakkinda acayip sayida kitap yazilmistir. bunlardan ilki, ikinci mahmut, digeri turgut ozal ve sonuncusu ikinci abdulhamid'dir. bu kadar cok ilgi olmasinin nedeni zannimca kendisinden beklenmeyecek derecede yenilikler getirmis olmasidir imparatorluga. duyun-u umumiye'ye ragmen 208 bin altin olan toplam borcu 104 bin altina indirmistir. 33 yil toprak kaybetmedigi ise asparagastir.su anda tc'nin kullandigi bircok kurum onun zamaninda insa edilmistir. voltaire'nin,hz.muhammed hakkinda yazdigi assagilayici bir oyunun fransa'da sahnelenme planlarini duyunca, fransa kralina bir mektup yollayip, \"ben su anda sizi bertaraf edecek durumda degilim, ama sunu bilin ki eger bu oyun oynanirsa, yarindan tezi yok tum arap ve islam ulkelerine haber saliyorum sizinle olan tum iliskilerini kopariyorlar,\" demistir. bunu goze alamayan fransa o yazarin oyunu oynamasini engellemistir. kizil sultan le sultan rouge", "ayrica 21 temmuz 1905 cuma gunu ermeni komitacilar abdulhamit'e basarisiz bir suikast girisiminde bulunurlar. viyana'dan getirdikleri saatli bombayi, padisahin saraydan cikip camiye inisini dakika dakika hesaplayip yildiz'in ordaki saat kulesinin dibindeki bir faytona yerlestirirler. fakat hamid kapidan cikarken 1-2 dk birileriyle sohbete dalinca bomba patlar ama hamide bisey olmaz. necdet sakaoglu'nun bu mulkun sultanlari'nda hamidin patlama olur olmaz cok sakin bir tavir aldigi ve etrafina, \"korkmayin, korkmayin,\" dedigi sonra da faytonuna dondugu yazilir.", "osmanlı devleti'ni en güçsüz zamanında siyasi dehası sayesinde 33 yıl ayakta tutmayı başaran, yabancıların çok büyük paralar önererek yaptıkları toprak satın alma tekliflerini geri çevirmeyi bilen, türklük bilincine sahip, tüm bu özelliklerine rağmen haksız bir şekilde bazıları tarafından kızıl sultan diye anılan osmanlı padişahı. abdülhamid'i baskıcı olarak anarken o dönemin şartlarını göz önüne almak çok yerinde bir davranış olur." ]
şubat eşini rehin alan adamın vurulması
[ "görmek istediğimiz hareketler bunlar head shot" ]
sorunsallar cevap gelirse bildirim geliyor mu
[ "", "geliyor muymuş?" ]
hesap makinesiyle sözde indirim hesaplayan esnaf
[ "kucuk olcekli tipik turk esnafidir. alisverise gitmissinizdir ve misal kazak alacaksinizdir. kazagi denersiniz, hosunuza gider ve almaya karar verirsiniz. ancak hemen hemen her turk insani gibi pazarlik yapacaksinizdir dukkan sahibiyle etiket fiyati uzerinden indirim yaptirabilmek icin. olaylar gelisir;siz: \"bu kazak guzelmis? etiket fiyati uzerinden ne kadarlik bir indirim yapabilirsiniz?\"esnaf: \"valla, biz, bize gelis fiyatiyla satiyoruz bu kazagi\" (ic sesiniz: at yalani .... inanani seklindedir)siz: \"olur mu ya? bu cok pahali. alaman ben bu kazagi bu fiyatiyla. yapin artik bir indirim (israrlar, israrlar, israrlar).\"esnaf: (imana gelir) \"tamam o zaman bakalim ne yapabiliriz\" der ve hastasi oldugum surec baslar. esnaf, masasinin ustunde duran devase hesap makinesini (devasa hakikatten, boyle kafam kadar, devasa olmasina devasa ancak ironik bir sekilde ancak dort islem yapabiliyor) alir ve diffirential equation cozermis edasiyla bir o tusa bir bu tusa pasar. derin dusunur. ve esnaf: \"valla en son bu olur, daha azi bizi kurtarmaz\" der ve hesap makinesinde cikan sayiyi size gosterir. (ic sesiniz: hani lan size gelis fiyati buydu? seklindedir ve hala inanmazsiniz o kadar cok tusa basip bu sayiyi bulmasina)siz: \"tamam o zaman aliyorum\" der, odemenizi yapar ve iyi gunler dileyerek dukkandan ayrilirsiniz. esnaf ise bir sonraki musterinin gelmesini ve bu baglamda bir sonraki hesap makinesini kullanimini dort gozle beklemeye koyulur.", "birçok tuşa basıp sonunda silip istediği rakamı yazan esnaf ve birçok tuşa basıp sonunda silip kendi istediği rakamı verecek küçük bir işlem yapan esnaf olarak ikiye ayrılırlar.", "bana hep düğmelere rastgele basıp en sonunda da belirlediği rakamı yazıp gösterdiğini düşündürür", "en asil duyguların insanıdır. avm mağazaları gibi sizi etiket fiyatına mahkum etmez. en azından pazarlık sonrası insanda \"iyi indirim aldım ama\" duygusu oluşturarak insanın içini rahatlatır. eğer alışveriş uzadıysa mutlaka çayını, kahvesini ikram eder. çok değil, korkarım bir 10 sene sonra tarih olacak esnaftır.", "'etiket uzerinden ne kadar indirim yapabilirseniz' der iseniz fiyatı bile artırabilir bu tip esnaf. 'baba en son kaça olur' şeklinde lafa girip 'ya yapma boyle sen yaparsın birşeyler haydi bak kırma bizi' ile devam etmeniz lazım. o hesap makinası ile de tersten bakınca leblebi nasıl yazılıyordu lan diye uğraşmaktadır o.", "bütün hesapları hesap makinesiyle yapan bakkal", "bir keresinde casio fx82 ile hesap yaptığına şahit olduğum bir esnaftır. dedim heralde yapacağı indirimin istatiksel sapmasını, yıllık tefe tüfeye göre integralini aldıktan sonra bulup bir değer biçecek. saygı duydum indirimsiz fiyattan aldım.", "hesaplaması bittikten sonra hesap makinesini size çevirdiği anda oluşan anlık heyecan paha biçilemezdir.", "1.244.244 x 3 yapıp tersten bakınca zelzele yazısını gördükten sonra 10 lira indirim yapan kişidir. * *", "malın fiyatını hesap makinesinden göstermek" ]
manchester united
[ "altay'ı transfer edecek kadar ne yaşadınız diye sormak istediğim kulüp. hiç mi futbolla alakanız yok!", "bu başlığı masterchef united diye okuyup “aa değişik ülkelerden insanlar toplayıp yarıştırıcaklar mı” diye düşündüm. iyi değilim ben.", "fenerbahçe ile olan iyi ilişkilerinden dolayı sempati duyduğum takımdır. altay transferine laf edenleri görüyorum ve sadece gülüyorum. altay 25 yaşında, 4 yıldır fenerbahçe'nin kalesini korumuş, milli takımda da oynamış bir kaleci. son 1-1,5 sezondur performansında düşüş var ki bunu ben bel sakatlığına ve ameliyatına bağlıyorum. adamların verdikleri para çıtır çerez parası böyle bir potansiyel için. sağlam bir man utd antremanı gördükten sonra, zamanla onana'dan kaleyi alabilir. şahsen onana ile altay arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum. ikisi de top klass kaleciler değiller, yani bir courtois, maignan, neuer değiller ama orta sınıf ve üstü için tercih edilebilecek kaleciler. sonuçta kepa'nın, mendy'nin chelsea kalesini korudukları bir ligden bahsediyoruz. çizgide dursan yeter. türkiye ligi gibi aa niye açılmadın o topa, aaa ortaya niye çıkmadın gibi eleştiriler yok. çizgi kalecilerinin ligi ingiltere ligi. ayrıca şanslı olduğu bir konu daha var, man utd defansı çok kötü. yani kalesine kurtarış yapma fırsatı çok gelecek. fırsatları iyi değerlendirirse man utd taraftarının sevgilisi olur.", "cristiano ronaldo'nun kovulmasına sebep olan röportajda söyledikleri birer birer ortaya çıkan kek kulüp.ronaldo manchester united'ın, ferguson'dan sonra vasat hocalara, vasat kulüp yetkililerine alıştırıldığını söylüyordu. yaptıkları altay bayındır transferine bakarak %100 haklı olduğunu görüyoruz.hırvatistan milli takımı kalecisi livakovic dururken arkasından teneke bağlanan altay'a 7 milyon vermek ve verdiği 7 milyon sayesinde feneve livakovic'i aldırmak nereden bakarsan bak büyük enayilik. adamlar 7 milyon euroya hem kendisine hem feneve kaleci almış oldu. gerçekten şaka gibi.", "orta halli avrupa takımı.", "ronaldo isimli çingene kovulmayı hazmedemeyip kulübe iftira attı. buradaki ronaldocular da hala şöyle haklı böyle haklı diye kafa ütülüyor. haklı olan dünya şampiyonu, haksız olan arap çöllerinde. bu kadar. bu guzide kulübüm başlıklarını kirletmeyi bırakın artık. yeter.", "sırf altay bayındır'ı aldıkları için gece gece whatsapp farelerinin hedefi olmuş kulüp.", "ulan süper lig de bile tutunamayan adamı premier lige transfer etmişler bizde diyoruz bunlar nasıl bu kadar yüksek bütçeli transfer ile bu derece kötü oynuyor yıllardır şimdi anladık.", "alex ferguson'dan sonra bir türlü işleri rayına oturtamayan ve futboldan anlamayan amerikalıların sahibi olduğu efsane kulüp.hala daha bu \"efsane\" olmalarının ekmeğini yiyorlar ama böyle devam ederlerse yakında önce tottenham, bu aptal yönetimde ısrarcı olurlarsa da everton gibi olmaları çok uzak değil.ben sayamadım kaç senedir şampiyon olamıyorlar 10 falan oldu mu? eski manchester nerede şimdiki nerede? gerçekten ferguson topluyormuş bu takımı o gittikten sonra, futbol aklı da kalmayınca amerikalıların yaptıkları ortada.bir kere şunu net söyleyeyim, hoca tercihleri çok kötü manu'nun. iş oradan başlıyor. erik ten hag denen herifi şimdiye kadar elli kere kovmaları gerekirdi. van gaal ile bitti o hollandalı hoca furyası. transferlere gelirsek gerçekten aptal aptal işler yapıyorlar bir futbolsever olarak sinirleniyorum. fenerli arkadaşlar kusura bakmasın ama onların da şaşırdığına eminim ben.ne alaka lan altay manu'da? livakovic gibi adam dururken takımında istenmeyen altay'a 7m ne alaka?holjund'a da 70m vermişler. takımda top class defansif orta saha yok forvet alıyorlar amk. güler misin ağlar mısınedit: defansif orta saha olarak casemiro alındı diye uyardı bazı arkadaşlar. top class orta saha ifademi oyunun iki yönünü oynayabilen top class bir 8 numara olarak değistireyim.manu da eksikleri tek tek yazmakla uğraşmayacağım da bir iki bir şey daha ekleyeyim:jadon sancho diye dortmund da güzel işler yapan bir adamı aldılar kanata adamın futbol hayatı söndü yedek oturuyor paso. ben bir kaç maçını izlemiştim dortmund takımında iyiydi gerçekten. bu adam niye yedek sürekli? yerine oynayan adam da ajax'dan gelen antony diye bir apaçi kardeşimiz. yani bilemiyorum illa ajax dan oyuncu alma zorunluluğu varmış gibi premier lig profiline uymayacak antony gibi adamı alıyorlar. doğal olarak uymuyor. bazen de sancho gibi iş yapabilecek adamı alıyorlar onun da yıldızını söndürüyorlar yedek oturtup falan. yani bazen cümleler düşük oluyor yazarken biliyorum ama gerçekten sinir yapıyorum manu gibi marka değeri en tepede olan bir takımın düştüğü hallere. futbol aklı olmayınca bir takımın başında böyle oluyor.umarım bir an önce glazerlar manu'yu satarlar da kurtuluruz bu aptallardan. giderken yanlarında erik ten hag denilen bomboş td'yi de götürürlerse seviniriz. şu hollandalı sevdasından vazgeçmeli artık manu. burası premier lig, ılık bir futbolun oynandığı hollanda ligi değil.", "yaptığı transferlerle orta sıra takımı olmayı hakediyor. weghorst kim, altay kim, mu da oynamak kim. akıl tutulması yaşıyor olmalılar." ]
aydın'da yaşındaki öz kızına tecavüz eden baba
[ "doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi fark etmeksizin memleketin her tarafından oluk oluk bok aktığını gösteren başka bir örnek.arthur schopenhauer zamanında geleceği görmüş ve tanrıya şu yakarışı yapmıştı: \"şu dünyayı tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar.yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: \"bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?\"adam şimdinin türkiye'sinde yaşasa kendini jiletler, hastalık hastası olup aklını yitirirdi sanırım. lanet olsun!" ]
mayıs serkan yılmaz'ın penguen açıklaması
[ "penguen dergisi'nin kapanacak olması hakkında arka plandaki gerçekleri açıklayan yazıdır.https://twitter.com/…rkan/status/860990728243220480serkan yılmaz'ı twitter ve instagram üzerinden takip ediyorum. içi dışı bir kendi halinde birisi. umarım bu yazı nedeniyle sözleşmeler üzerinden tahakküm altına alınmaz. kamuoyunun gerçekleri görmesi açısından önemli bir yazı.edit: serkan altuniğne bu açıklamaya cevap olarak şöyle bir açıklama yapmış. https://mobile.twitter.com/…atus/861151990239440897ancak bu üstünkörü bir açıklama olmuş. şevki sayışman'ın tazminatsız olarak neden kovulduğu, çizerlere nasıl bir telif anlaşması imzalattırıldığı (uzaydaki haklardan telif almak !?), dava açarak tazminatlarını alanlar vs. gibi önemli konular geçiştirilmiş.edit2: yılmaz aslantürk de bugün verdiği bir röportajda kendisinden ve uykusuz dergisinden bahsetmiş. http://www.birgun.net/…r-ki-niyet-olsun-158435.htmlmizah dergilerinin bulunduğu durum hakkında fikir verebilecek bir röportaj.edit 3: serkan yılmaz, serkan altuniğne'nin twitter açıklamasının altına cevap olarak yazdıklarının gerçeği yansıtmadığını zamanında hep birlikte greve gitmenin dahi konuşulduğunu yazmış.https://twitter.com/…rkan/status/861152994657804288edit 4: penguen dergisi instagram hesabından açıklama yapmış.https://www.instagram.com/p/btyzcbjl_li/", "#67958539", "bu isyan ateşinin tek bir çatı altında toplanarak yangına dönüşmesini dilediğimdir.madem ki bir isyanı başlattın sevgili serkan o halde topla tüm eskileri ve yahut ateşli yenileri '' her şeye rağmen her şekilde '' diyerek yeni bir çatı altında, bu sefer '' yine '' eskisi gibi kendiniz gibi davranarak çizmeye devam edin.emin olun ki sizleri asla yalnız bırakmayız...bizleri sizsiz bırakmayın...", "daha önce yaptıkları \"dijital yayın, basılı yayını öldürdü\" romantik açıklaması ile çelişen bir itiraflar serisi olmuş. şimdi hangisine inanmalı.", "vaay amk ya!!! bizi resmen salak yerine koymuşlar lan?allahtan serkan gibi insanlar var.canını yerim serkan!", "en iyi sistem eleştirmenlerinin, sistemin kazdığı kuyuya düşüp; onurlu birer insan olarak, kendilerini nasıl kurtardıklarını anlatan açıklama. hem üzücü hem gurur verici.", "#67839394", "çıkarıp masaya vurmuş tarzında açıklama. erdil yaşaroğlu ve selçuk erdem'den ziyade serkan yılmaz'a inanırım. umut sarıkaya'nın da bu şirketleşen mizah dergilerinden kopup niye tek tabanca takıldığını gösteren bir açıklama ayrıca.", "burada anlatılanlara vahşi kapitalizm demek yanlış olur. vahşi kapitalizm bile o kadar vahşi değil yani. uzay haklarını satın almayı da yeni öğrendim bu arada...sistemsizlik, mafyatik idarenin önünü açıyor ve iş hayatını, birikimlerimizi-gençliğimizi uğruna feda ettiğimiz mesleğimizi pisliğe çeviriyor. ve sonuçta kendi ipini çekiyor, kaçınılmaz son olarak.gerçi, hepimiz aynı pisliğin parçasıyız... lanet olsun!", "serkan yılmaz'ın \"kral çıplak\" dediği açıklama." ]
yaran facebook durum güncellemeleri
[ "hede hödö is kanımın dna'sını çözene 1 milyon.dikkat, kanimin dnasi", "\"hede hödö is sanane ne yapıyorum yaa.\"beynini sikeyim.", "bilmemkim is... ozel geometri dersimin saati 20 ytl. evimde veriyorum. telefonum xxx-xxxxxxx. xxx denen sahis bana yaklasmasin!iki hafta sonra:bilmemkim is... ozel geometri dersimin saati 10 ytl. evimde veriyorum. telefonum xxx-xxxxxxx. xxx denen sahis bana yaklasmasin!", "\"serdar ortaç'ı yoran hayat takdir edersiniz ki bizim ağzımıza sıçar...\" sezar ın hakkı sezar a", "\"obamaya mı benziom lan ben\"", "kızının adını arayıp duru", "alt alta iki sonra da 10-11 kişinin statusu ve altata... aynı zamanda artan tempoyu hissettirecek şekilde:kartal gol golkartal golgolgolkartagolololkartagogogo", "ben bunu gördüm:bi manita buldum yatakta çok iyi, oha be kardeşim! ne biçim arkadaşlarım var benim`", "soruyu ciddiye alan arkadaşım ;iç güveysinden hallice.ne desem nasıl yaklaşsam kendisine bilemedim", "\"screw feminism... i need someone to open this bottle!\"" ]
sevgilisi türbanlı diye boğazda mekana alınmamak
[ "sazan.avi", "geçen gene mağduruz", "günlerden perşembe gene mağdurum", "hanım koş müslümanlar yine mağdur olmuş", "oysa ki komşusu aç yatarken boğazda gezen bizden değildi.", "evli olup olmadığı belirtilmeyen çiftin başına gelen olay. zevce dememişsin sevgili demişsin buradan bekar olduğunuz ortaya çıkıyor. türbanlı dediğin namuslu olur. belli ki sen onu öpüp uyandırdığına göre zanisiniz. adam da tavırlarınızdan anlamış olacak ve gerçek bir müslüman beyefendiymiş ki sizi almamış. allah razı olsun faniden.", "mağdur edebiyatı başladığına göre erken seçim yakındır dedirten mağduriyet.", "yalandan olmuşsun derbederanlattığın serin hikaye biraderkiracıysan korur kirkorderboğazda lazım rezervasyono kafayla olmaz koalisyon", "genel olarak karşılaşılacağını pek sanmamam la beraber hukka denen mekana gidilirse kesinlikle karşılaşılmayacak, bu konuda kesin garanti verilebilecek olay.", "insanların dini inançlarını sömürerek, belli bir zümrenin sürekli ezildiğini itici bir şekilde gün yüzüne çıkaran(sözde) sözde bir dinci suserın sıçırtması. söz konusu varlık aslında dinci olmamakla birlikte kurduğu itici cümlelerle sözde savunduğu ideolojiyi ve bu ideolojinin savunucularının da gerizekalı göstermek için boy gösteren bir troll olması muhtemel." ]
ekşi bilgi kaynağı
[ "her şeyi sittir edin, adam çıksa, ''babalar ben bir gece telegol seyrettim ve alman milli takımını seçtim'' dese kim ne diyebilir bu çocuğa??", "default seks pozisyonu. fabrika ayarı da olabilir, bilmiyorum.", "orada kendi halimizde koltuğumuzda otururken bile bir sürü fantastik olayın öznesi durumundayız. bi kere hepimiz dönüyoruz. hem de aklımızın hayalimizin almayacağı kadar büyük kütlelerle birlikte dönüyoruz #32393495. üstelik çok da hızlıyız. sakin sakin oturuyor gibi görünebiliriz ama aslında saniyede 800 km yol kat ediyoruz #30085463. hatta oturduğumuz bile söylenemez. oturduğumuzu zannediyoruz ama çok çok küçük de olsa koltuğumuzla kıçımız arasında bir boşluk mevcut. havadayız yani. ne kadar uğraşırsak uğraşalım bir şeye gerçekten dokunmamız mümkün değil #31823680. zaten dokunacak çok bi şeyimiz de yok. zira elimiz, ayağımız, bütün vücudumuzun %99'u boşluktan ibaret. evet uzaydaki boşluğun aynısından. çünkü atomun %99'u boşluk, bizim yapabileceğimiz bi şey yok #30571399. buna rağmen vücudumuzda tam 20 000 000 000 000 000 000 000 000 000 tane atom bulunuyor. saydım. işin garip tarafı bunlardan 200 milyarının bir zamanlar einstein'ın vücudunda bulunması #32886578. dünyada ve vücudumuzda bulunan tüm atomlar öyle bir döngüdeler ki, mesela geçen sene bizi biz yapan atomlardan hemen hiçbiri bugün şu anda üzerimizde değil #37849861. ve bunların hepsi, bizi ve dünyamızı oluşturan tüm atomlar, şu an gökyüzünde bulunanlar gibi bir yıldızdan geldi #38200814. yıldızlara her baktığımızda geçmişe gidiyoruz evet #29427955. ama aslında bunu yapmamıza bile gerek yok zira zaten geçmişte yaşıyoruz #33146783. ve ben mesela senle hiç alakamız yok. belki hayatımız boyunca hiç görüşemicez ama bu senin en az 50. dereceden kuzenin olduğum gerçeğini değiştirmiyor. evet o nefret ettiğin insan için de geçerli bu #32864964.ve en önemlisi eğer iyi bir çocuk olursak belki karadelikleri bile duyabiliriz #32019169.", "cevre haftasi sayesinde pek garip gozukmekle beraber bir yapi kimyasallari sirketinin paylastigi guzel bilgiler de olabilir kimi zaman:1. 40 kişinin bir saatte havaya verdiği karbondioksiti yetişkin bir çam ağacı 1 saatte oksijene dönüştürür. 2. 1 hektar çam ormanı havadaki 36.4 ton tozu süzer. 3. 1 hektar çam ormanı yılda 30 ton oksijen üretir.4. yetişkin bir kayın ağacı kökleriyle 10 ton su tutabilir.5. ağaçlar yağmurların yeryüzüne direk inmesini, akıp gitmesini önler, yağmur sularını havzada tutarak korurlar.6. 250 m. genişliğinde orman, gürültüyü % 50 azaltır.7. ormanların ayrıca suyu düzenleme, toprağı koruma, iklimi etkileme, doğayı koruma ve güzelleştirme gibi çok önemli hizmetleri vardır.", "ıtalyan oldugu icin mancini'den bir farki olmayan teknik direktor. cunku butun italyan teknik direktorler birbirinin aynisidir.aynen butun almanlarin hirsli, disiplinli ve sistemli olmasi, tum hollanda'lilarin 4-3-3 oynatmasi gibi.siz futbol konusmayin gercekten komik oluyor.", "balıkesir crazy donkeys", "peruzzioddonestamihajlovicfavalliconceicaosimeonenedvedveronrocchizarate ay hadi inşallah", "8 sene once yapacagını yaptı. bala gote mucizevi sekilde kupaya katılınca guzel gazlamalar ile biz bitti demeden bitmezlerle bisey mi bekleniyordu acaba. kendisi en cok maas alan turnuvadaki 3. antrenor. lowden del bosqueden fazla kazanıyor. akıl var mantık var. bu adam ne basardı ki boyle paralar kazanabiliyor. 40 tane ulkeden 24 takımın katılabilecegi sampiyonaya katılmak mı basarıdır yani. joachim low almanyaya dunya kupası kazandırdıgı halde daha dusuk maas alırken, vicente del bosque hem dunya hem avrupa kupalarını kaldırdıgı halde daha az alırken ben terimin bu aldıgı parayı hazmedemiyorum.her seyin otesinde vatan millet sakarya edebiyatı yaparak savasa gidermiscesine milli gururdur sereftir akan sular durur gibisinden laflarla cebe 3,5 milyon euro indirmek guzel olmalı. turkiyenin ekonomisi belli, ortalama maaslar gelir belli. senin kalibren arnavutluk kadar, romanyanın yarısı polonyanın ucte biri seviyesinde. onların hocası 100bin 200bin 300bin euro alırken sen nasıl oluyorda 3,5 milyon euro alabiliyorsun. isvecin hocası bile 200bin alıyor lan. zaten 60 kusur yasına gelmissin paranın dibine vurdun vuracagın kadar, bu yastan sonra milli gorev icin bunu nasıl utanmadan alabiliyorsun gercekten merak ediyorum. helal olsun.http://www.kicktv.com/euro-2016-coach-salaries/", "bir anlık gaza gelen bir adamın yer aldığı videodur. sokakta dans edince ooo çok modern, röveşata çekince sığır demek iki yüzlülük gibi sanki. balon kimseye çarpıp zarar veremeyeceğine göre bence problem yok. ayrıca pozisyon alış ve senkron süper de balonun yavaş ineceğini tahmin edememiş sanki.not: ayakkabının çıkacağını tahmin edemediğini varsayıyorum. ayakkabı birine denk gelse elbet zararlı olabilirdi.*edit: zeka ile ne alakası var arkadaş? türkiye'nin en iyi üniversitelerinden mezun, aylık geliri 7-8 bin bandında olan ve bir iddia uğruna şunu yapacak en az iki tane arkadaşım var.geç edit: bu entry adama sığır ve zeka seviyesi düşük diyen iki yazara itafen yazılmıştı. ikisi de yazdığını silmiş. bu arada düşündüm de ben bunu iddia olmadan da yaparım.", "yurt dışındakiler reklama, yurt içindekiler rakının fiyatına ağlıyor.reklamı seyrederken bile cebimden 20tl vergi çıktı", "suçlu sadece kendisidir. milyonlarca dolarlık takımı emanet ettiğin adama bak. futbolda barış dönemini özledik diye geldin, kavga gürültüden başka bir şey getirmedin. bu kaos ortamıyla başarısızlığını fenerbahçe taraftarına yedirdin. yemin ediyorum aziz yıldırım olsa bu takım böyle olmazdı. yazık günah ya.edit: şimdi de, selahattin baki aracılığıyla ortalığı karıştırma derdinde. fetö diye ortaya bi yem attılar. 2-3 hafta da böyle avuturlar insanları. sen fenerbahçesin, gerekirse hakemleri de var'ı da üst üste koyup yeneceksin. o gol olmasa maç 1-1 bitecek. hiç utanmıyorsunuz, 3-4 farkla yenmeniz gereken takımın galibiyet golüne ofsayt diyip var operatörü fetöcü diyorsunuz. allah, aklı başında fenerbahçe taraftarına sabır versin.", "\"arda turan denen bu herif hastaneye silahla girip ateş ettiği gün hukuk işleseydi; sağlık bakanlığı bu olaydan ders alıp x-ray cihazı kullanmaya başlasaydı.....konya şehir hastanesinde kardiyoloji uzmanı doktor ekrem karakaya bir ruh hastası tarafından silahla vurulup şehit edilmeyecekti...\"bu da tarihe bu şekilde not düşülsün.", "bu kadar garip şeyler kullananların garip zevkleri de oluyor. üretenlerin de daha garip zevklere de hizmet etme çabası olabiliyor.ezoterik reklamlarıyla, en basit deyişle \"irkiltici\" tanıtım yöntemleriyle öne çıkan bu marka hakkında yine ilginç iddialar, sonrasında da markanın herkesten saklanması gibi şeyler var. insan ve çocuk ticareti ve çocuk pornosu konusunda hassasım ve bu konularda hep okur araştırırım. hatta ilgilisine: pizzagate/@atesikus. o günlerde alefantis'in podesta'nın ne kadar hayırsever işadamları olduğunu, çocukları nasıl da sevdiklerini ve kesinlikle o taraklarda bezleri olmadığını burada öz babası gibi savunanları da hatırladım da tekrar bir güldüm kendi kendime... neyse, çocukların ticari ürün reklamlarında kullanımı zaten hassas bir konuyken, balenciaga çok \"garip\" bir şekilde kullanmış.adamlar çocuk ürünleri temalı bir çekim yapıyorlar. öncelikle belirteyim, artık bu web sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında yok. hatta instagram'da ne kadar gönderileri varsa sildiler: https://www.instagram.com/balenciaga/çekimde küçük kız çocuklarının eline bondage/sado-mazo aksesuarlar takılmış bir oyuncak ayıcık verilip etraflarına da balenciaga ürünleri diziliyor. dizinlenler de pitbull tasması, bondage kemerler, içki şişeleri ve mumlar gibi garip şeyler. hatta çekimi yapan fotoğrafçı az sonra değineceğim kritik olan fotoğrafı kaldırsa da bu fotoğrafları kaldırmamış: https://www.instagram.com/p/clbsb6dmy_c/ kaldırırsa diye: tema++ görselhatta şu da çekimi balenciaga için yaptığına dair yazısıyla beraber görseli olsun: görselbir de aynı serinin önceden web sitesinde olan ama artık olmayan bir görseli daha var: tema++ görsel. burada sado mazo aksesuarlarıyla bezenmiş ayıcığı tutan kızın önündeki masada bazı evraklar var. bu evraklar da: tema++ görsel bu da abd'de açılmış bir çocuk pornosu davasının tutanaklarından. mahkemeyi çocuk pornosu dağıtımının ifade özgürlüğü olduğuna ikna ederek beraati için uğraşan çocuk pornosu yapımcısının savunma bölümü. ilgili metin şu: tema++ görseldavanın tüm ayrıntıları: https://www.oyez.org/cases/2007/06-694bir çocuğun elinde sado mazo aksesuarlarla süslenmiş bir ayıcık olması, bunun daha önce de ezoterik tanıtımlar yapan bir marka tarafından kullanılması, masaya aksesuar olarak lorem ipsum yazılı bir evrak koyabilecekken bir sapığın mahkemedeki \"çocuk pornosu ifade özgürlüğüdür\" şeklindeki savunmasını koyması, sonra bu neden böyle diye sorulunca sitesinden kaldırıp instagram'da neyi var neyi yok silip gitmesi bana göre rahatsız edici. elbette bunu da \"ne var canım konseptleri öyle, sen anadolu'da eşek sikenlere, çocuk gelinlere baksana\" diye yorumlayanlar olacaktır. kim ne kadar iyi niyetlidir bilmem ama burada rahatsız olacak bir şey bulamayanların pek sağlıklı olduğunu sanmıyorum.kaynak: https://www.reddit.com/…comments/z0f7f0/balenciaga/ ancak balenciaga kendi web sitesindeki fotoğrafları kaldırdığından bu kaynak görsel açıdan biraz boşa düştü maalesef.", "ben bu adamın iyi biri olduğunu muslera ile olan ilişkisinden ötürü zaten düşünüyordum ama fenerbahçeli olduğu için içimde kendisine karşı bir mesafe vardı. muslera'nın arasının bozuk olduğu biri mi var sanki diyerek bu adamın muslera'ya karşı olan tavrını normalleştirmeye çalışıyordum ama deprem günü yaptığı yayını görünce iyi kalpli biri olduğunu anladım. bundan daha önemlisi de belki de binlerce hayatı dolaylı yoldan kurtarmış oldu çünkü yaptığı yayını görene kadar depremin büyüklüğünü kimse doğru düzgün anlamamıştır. bu kadar ünlü birinin, böyle bir video yayınlaması insanlarda \"ne oluyor lan\" etkisi yarattığına eminim. aynı zamanda kendisi gs tv'nin yardım yayını teklifini de kabul etmiştir. ilk galatasaray iç saha maçında da kendisine tezahürat yapılması gerektiğini düşünüyorum. kisaca iyi kalpli biridir bundan sonra ne olursa olsun kimse hakkında kötü konuşmaz, kötü konuşanın kendisi kötüdür." ]