Dataset Viewer
audio
audio | sentence
string |
---|---|
Sabahleyin karşı karşıya gelince dişi söylemek istediği şeyleri gözleriyle anlatmak istedi.
|
|
Güle güle!
|
|
Kafamda onun hakkında, biraz evvel beliren ışığa rağmen, birçok tezatların bulunduğunu seziyordum.
|
|
Ne dersiniz?
|
|
Beklediğim sesi.
|
|
Evet, güzel.
|
|
Kendi kendime tekrar ettim: "Ah, böyle bir kardeşim olsa!"
|
|
Yaşasın.
|
|
Elini yanımdakinin omuzuna vurduktan sonra ağır, fakat ahenkli adımlarla uzaklaştı.
|
|
Bu iyiydi.
|
|
Beni asıl berbat eden bu…
|
|
Hemen!
|
|
Sonra.
|
|
Yalnızım.
|
|
Beyefendi…
|
|
Kitapları bir kadın gibi sevenler, yalnız bekar odalarının azabını daha az duyarlar.
|
|
O zaman nasıl ateş gibi yandığımı anladım.
|
|
Çıkar kelepçeyi, koy cebine!
|
|
Fakat bu evette benim anlayamadığım bir şeyler de gizli gibiydi.
|
|
Tahta kanapelerden birine yan yana oturdular.
|
|
Sınırı aşıp gelen yabancılar sanki homojen bir kütleden ibarettir, kendi içerisinde farklılıklar barındırmaz.
|
|
Harp sonu senelerinin dizginsiz coşkunluğu burada bütün çıplaklığıyla görülüyordu.
|
|
Başaracaksın.
|
|
Siyah gözlerinin keskin ifadesi çenelerimi kilitliyordu.
|
|
Altı
|
|
Evde gene büyük bir telaşla karşılaştım.
|
|
Gazinocu büfeye döndü.
|
|
Bak, ben...
|
|
Sorun olur mu?
|
|
Hı hı.
|
|
Yüreğim nasıl yanıyor bilsen…
|
|
Yeni gelene sordu:
|
|
Öbek öbek kasabacıklar, kendi içlerine kapanmış birer küçük dünyadır.
|
|
Saklanın!
|
|
Adeta birisine acır gibi bir hali vardı.
|
|
Başımı yastığa bıraktım, gözlerimi tavana dikerek beklemeye başladım.
|
|
Çekilin yolumdan!
|
|
Bas geri!
|
|
Orada ne yapıyorsunuz?
|
|
Üzgünüm, çok üzgünüm.
|
|
Bozuldu.
|
|
Lavaboyu kullanabilir miyim?
|
|
Emine'nin aklı yatmamış ama, yüreği yumuşamış: 'Haftaya burada bekle de cevabımı al!' demiş.
|
|
Üstünkörü manalarını söyledim, "Yarın ameliyata gireceksiniz, bunları bilmeniz herhalde faydalı olur!" dedim.
|
|
Neden burada durduk?
|
|
Müthiş bir korku ile zangır zangır titremeye başladı.
|
|
Zaten çok da kalmadılar, üç beş, gün sonra çekip Bursa'ya gittiler.
|
|
Eloğlu birbirinin elinden ekmeğini almak için kurt gibi bekliyormuş.
|
|
Ne ki bu?
|
|
Zifiri karanlık sokaklarda Melek dizlerine kadar çamura battığını hissetti.
|
|
Dudaklarımı oku.
|
|
Hakikaten kenarda sicim gibi akan bir çeşme vardı.
|
|
Biraz hava alacağım.
|
|
İşte tam orada.
|
|
Böyle devam edemeyiz.
|
|
Onu buldular.
|
|
Tamam, bu iyi.
|
|
İyi soru.
|
|
Ben sana ne dedim?
|
|
Kapının önündeki donmuş sular ayaklarımı üşütüyordu.
|
|
Sonra dönüp yoluma devam ettim.
|
|
Sırayla.
|
|
O, parayı cebine koyduktan sonra tereddütle birkaç adım attı.
|
|
Az sonra sırça köşkten emir çıkmış: "Bir kat daha çıkmak lazım."
|
|
Taranıyor.
|
|
Vakti iyi hesaplayamıyordu ama, yatsıyı filan çoktan geçmişti.
|
|
Hadi gir.
|
|
Hayır, dinle beni.
|
|
Bil bakalım ne?
|
|
Ben yatağa gidiyorum.
|
|
Kendi yumurtalarını, kendi yavrularını bile parçalayıp yediler.
|
|
Üstüme kuma getirdi, ağzımı açmadım da, giderken paralarının yerini diyivermeden gitti…
|
|
Herkes nereye kayboldu?
|
|
Geri dönmedi.
|
|
Elbette, baba.
|
|
Fakat burası sıtmalı, berbat bir yerdir.
|
|
Ona güvenebilir miyiz?
|
|
Onlara ihtiyacımız yok.
|
|
Bazan, geceleri yatağıma uzanıp, sobanın gürültüsünü dinleyerek okumaya dalardım.
|
|
Seni yalancı!
|
|
Ne kararı?
|
|
Saç…
|
|
Birincisi…
|
|
Huysuz!
|
|
Çantamı kapattım ve sokağa fırladım.
|
|
Ama bu üç sene evvelki gelişim.
|
|
Yaptığınız şey için mazeret aramıyor, üzülüyorsunuz.
|
|
Bu tuhaf işte.
|
|
Olay da bu.
|
|
Asiye'de bekleyecek hal kalmadı.
|
|
Başka bir seçeneğim yok.
|
|
Ama ne edersin, Aliye'nin dermanı onun elinde.
|
|
Büyücü mü?
|
|
Gelmek üzereyim.
|
|
Üstelik de soyguncunun başta gideni.
|
|
Kaybedeceksin.
|
|
Anadolu'yu gezdik, dolaştık, her yerde paşa çocuğu gibi yaşadık.
|
|
Konuşmamız gereken şeyler var.
|
|
Sen ısmarlıyorsun.
|
|
Sabah…
|
End of preview. Expand
in Data Studio
README.md exists but content is empty.
- Downloads last month
- 106